
ARTVİN'LİLER MİLLİ İRADE SAYILMIYOR!
Orhan KARAKAYA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her fırsatta milli iradeden bahsetmektedir. Kendi çıkarına ve kendinin halktan istediği ne varsa millete gidelim der durur. Şimdilerde de Başkanlık hayalini (güya yeni anayasa=başkanlık oluyor) gerçekleştirmek için milletimize gidelim, milletimiz ne derse başımızın üzerin de diyor. Peki bu milletin emekli olma yaşını 65’e çıkarırken niye millete sormadınız, emeklilik yaşını kaç yapalım demediniz? Belediye başkanlığınız döneminde ‘cinayet olur’ diyerek karşı çıktığınız 3. köprüye karşı çıkanlar olmasına rağmen, yapılması için niye ısrarcı oldunuz? Ya da o çok önemsediğiniz İstanbul’da yaşayan 15 milyon milletin iradesine niçin sormadınız, sorma gereği duymadınız? 1 Haziran seçimlerinde tecelli eden millet (milli) iradeyi niye tanımadınız? Niçin saygı duymadınız ve 4 ay sonra bir erken seçime götürdünüz? Ya da şu an Artvin Cerattepe’de yaşanan olaylardan yola çıkalım. O her fırsatta millete soralım sözünüzü niye uygulamıyorsunuz? Artvin halkını etkileyecek, Artvin ilinin ve Artvinliler’in yaşamını etkileyecek bir uygulamanızı, doğa katliamına yol açacak uygulamayı niçin Artvinliler’e (millete) sormuyorsunuz? Hani milli iradeye saygılıydınız, başınızın üzerinde yeri vardı?
Aslında sormanıza da gerek yok Artvinliler iradelerini, kararlarını tüm bir şehir olarak ortaya koydu ve bir hafta, on gündür sizin kararınıza direniyor. Doğasına, şehrine, yaşamına sahip çıkıyor. Artvin’in üstü altından değerli diyor. Ama siz o millet (Artvin in) iradesini tanımıyorsunuz. Başbakan çıkmış Artvin in dağlarının altında ki maden için “Allahın bir nimeti” diyor. “Orada mı dursun?” diyor. Peki Artvin in üstündeki doğal güzellik Allah’ın nimeti değil mi? O güzelim doğa harikası yerler, Allahın nimeti de olan doğal güzellik, yerin altında ki maden için yok edilmeyecek mi?
Ormanları savunması, koruması gereken Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu çıkmış “….biz Türkiye de maden çıkarılması için teşvik ediyoruz. Ben madenciliğe karşı değilim, vahşi madenciliğe karşıyım. (internetten girin bakın Türkiye de çalışan madenlerin doğayı, dağları, ormanları ne hale getirdiğini görürsünüz) bu maden çıkarma olayı doğaya zarar vermeyecek, ağaç kesilmedi, kesilen ağaçları eylemçiler kesti, üstelik yakmışlar, ağaç kesenler cezalandırılacak vb” konuşmasına bakınca Orman Bakanı değil de, sanki Enerji Bakanı…maden şirketini savunuyor. Peki ecdadımız diye övündüğünüz, mirasına konmaya çalıştığınız Osmanlı Padişahi Fatih Sultan Mehmet in “Ormandan bir ağaç kesenin kafasını keserim” sözünü, Peygamberimizin “kıyamet kopuyor olsa ve elinizde bir fidan varsa mutlaka onu dikin” sözünü bu uygulamanızla tanımadığınız anlaşılmaz mı? Ya da işinize geldiğinde öyle, gelmediğin de böyle olmuş olmuyor mu?
Karl Marks’ın bir sözünü de ekleyerek bu kısmı bitirelim.
“Kapitalizim (kapitalist) gölgesini satamadığı ağacı keser” siz Osmanlı’yı ve İslamı savunmuyor, kullanıyorsunuz! Ve kapitalist gibi davranıyorsunuz. Ülkemizin doğasını, suyunu, madenlerini şirketlere para karşılığı satıyorsunuz. Tüm bu yaşananlar gösteriyor ki AKP ve onun yöneticileri, “milletin a….koyacağız” diyen bir iş adamının maden şirketinin Artvin’de işletme açması için şirketin önüne yatmış, bu şirketi Artvinliler’e yedirmemeye kararlı gözüküyor. Tıpkı Reza Zarrap’ın “gerekirse önüne yatarım, yedirmem” diyen eski İçişleri Bakanı Muammer Güler gibi. Halkın polisini, askerini, millete söven, küfreden bir işadamının şirketini korumak üzere milletin, halkın üstüne salıyor ve zulmediyorsa, milleti, milli iradeyi önemsiyor görünenler, bir şehri karşısına alıyorsa, milli (millet) iradeyi tanımıyorsa bu işte pis kokular var demektir. Kirli ilişkiler var demektir. Ortada çok büyük paralar dönüyor demektir. Eğer bunlar yoksa, hükümet, bakanlar, Cumhurbaşkanı bir şehrin tüm insanını niye karşısına alır ya da alsın, niye kendi halkının, bir şehrin insanlarının isteğine karşı çıksın?