
YÜREĞİMİN GURBETİNDE
Nurkal Kumsuz
Yüreğimin bütün yollarında hayat kargaşasının binlerce çeşidi kaynaşıyor. Her birinin yüzü katı, acımasız ve soğuk.
Düşünürken bile kelimeler düğümleniyor içimde.
Yaptığım yanlışlığın büyüklüğünü biliyorum.
Kılıfı hazır yalanlarım, kestirme yolları gösteren bahanelerim, sınırları genişletecek çıkar mantığım, hiç olmadığım kadar iyi hissetmemi sağlayacak rahatlığım, yolun sonunda bekleyen hatırlı tanıdıklarım olmadı.
Bütün gücümü hayatın bünyesine uygun realist çizgiler ile zarar hesabı yapmadan inandıklarım tüketti.
Olağanüstü çabalarımın çok yönlü amaçlarını aklın gerçeğinde değerlendirmem sonuçsuz.
Başka türlü bir insan olamadım işte!
Olamıyorum da!
Bunalıyorum.
Belirsizliğin derinliğinde bir korku sarıyor yüreğimi.
Yitik anlarda doğru görebilmek için gerçeklerden faydalanmak bile kötü bir telkin gibi.
Dayanıklı olabilmek için, içimi geçmişe açsam; şahidi olmayan kayıp yıllara yüreğim ısınmıyor. Bugüne tutunsam; gereğinden fazla ayrıntılarda boğuluyor ve çaresizlik içinde yalnızlığa karşı kendimi savunmaya başlıyorum. Geleceğe umutla bakmak istesem; ulaşmayı düşlediğim yerler için ömrümün geriye kalan tahminî yıllar az geliyor.
Bütün zamanları altüst olan düşüncelerimin vardığı noktada, zor işlerin ırgatı beynim yoruldu.
Bir yerde durmasını bilmeyen rûhum, yeni ve yaratıcı bir hamle yapma yolunu aydınlatmıyor artık.
Göz bebeklerimdeki yalnızlık yarıyor kalabalıkları.
İzini sürdüğüm hiçbir şeye geçit yok.
Burkulan içimin tomurcukları soluyor bir bir.
Zaman aşımına uğramış bu çevrenin büsbütün yabancısıyım ben.
Umuduma acı eken havada gürültülü bir sessizlik.
Bulunduğum yer yüreğimin gurbeti.
Yüreğimin gurbetinde hayat bir cehennem.
O cehennemin ateşini, ciğerimi ağrıtan her solukla biraz daha büyüterek yaşıyorum.
Ama hayatı kirletmeden...