Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası Kayseri Şube Başkanı Soner Salcanlıer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a çalışanların taleplerini içeren bir dosya sundu.
Bu dosyada kamuda çalışanların taleplerinin yanı sıra özel sektör çalışanlarının da talepleri yer alıyordu.
Kayseri’de, özellikle özel hastaneler olmak üzere onlarca özel sağlık kuruluşu bulunuyor.
Ancak ben özel sektörde sendikalı tek bir sağlık kuruluşu görmedim.
Özel sektör çalışanları, anayasal bir hak olan sendika hakkını istemiyor mu?
Elbette istiyorlar, ama sadece istemekle yetiniyorlar.
Hükümetin destek vermesini, yasal zorunluluklar getirilmesini ve ödenecek bir bedel varsa bunun başkaları tarafından ödenmesini bekliyorlar.
Kamuda işler biraz daha kolay.
Çünkü kamuda sendikalar, iktidarın da işine geliyor.
Mitinglerine adam taşıyacak, her söyleneni alkışlayacak, adı sendika olan ama partilerin işçi komisyonu gibi hareket eden sendikaları hangi iktidar istemez ki? Maalesef günümüzde Türkiye’de “en çok üyeye sahip” olmakla övünen sendikaların genel durumu bu.
Çoğu kamuda örgütlü.
Özel sektörde örgütlü olanların büyük bölümü ise patronun izin verdiği sendikalar.
Buna rağmen sendikalı olmanın gerekli olduğuna inanıyorum.
Çünkü örgütlü olmak, kazanmak için önemli bir adım.
Yeter ki işçi, üretimden gelen gücünün değerini bilsin.
Yeter ki işçi, “Üreten benim, yönetecek de benim!” diyerek sendika ağalığının önüne geçsin.
Ayrıca, işçi kazanmak için bedel ödemeyi göze alabilsin.
İşte o gün, sendikalı olmak ile olmamak arasındaki farkı herkes görür.