Dönem dönem Kayseri Adliyesi’ne gidip duruşmaları takip ediyorum.
Dün de Kayseri kamuoyunun yakından takip ettiği, Hunat Mahallesi’nde Mehmet Yılmaz adlı kişinin üç kişiyi öldürmesi olayıyla ilgili duruşmayı izledim.
Mehmet Yılmaz firari olduğu için yargılanamıyor.
İddiaya göre Mehmet Yılmaz Gürcistan’da…
Adliye koridorlarında adalet arayan müştekilerin söyledikleri, ülkemizdeki üzücü tabloyu gözler önüne seriyor.
Yakınlarını kaybeden kişiler, Müge Anlı’nın olayı çözeceğine inanıyor.
Devletin bulup adalet önüne çıkaramadığı firari sanığı, bir televizyon sunucusu bulup ortaya çıkaracak.
Kırmızı bültenle aranan sanığı devletin kurumları bulamıyor, ama Müge Anlı bulacak.
Ne garip, değil mi?
Toplumun önemli bir bölümünün, toplumsal yozlaşmanın kaynağı olarak gördüğü gündüz kuşağı programlarının, adalet arayan insanların umudu haline gelmesi…
Daha da garibi, devletin güvenlik güçlerinin canlı yayında, stüdyodan suçlu toplaması…
Hangi vali, hangi emniyet müdürü buna izin veriyorsa, oturup bir kez daha düşünmeli.
Bu ülkenin İçişleri Bakanı, devletin tüm olanaklarına ve on binlerce güvenlik görevlisine rağmen çözülemeyen bir olayın bir televizyon stüdyosunda çözülmesinin sorgulamasını yapmalı.
Olayı program yapımcısı çözüyor, devletin güvenlik güçleri ise gündüz kuşağında adeta figüranlık yapıyor.
Bu ülkeyi yönetenler, bu görüntülerin devletin güvenlik güçlerini zaaf içinde gösterdiğini hiç mi düşünmüyor?
Devlet çözemiyor, ama televizyon sunucusu bulunamayanı buluyor, çözülemeyeni çözüyor; sonra da devletin polisi gelip suçlunun koluna kelepçe vurup götürüyor.
İşte bu yüzden, gündüz kuşağı olarak adlandırılan bu programların bir an önce ele alınması gerekiyor.
Toplumun ruh sağlığı açısından da, devletin güvenilirliği açısından da bu yapılmalı.