Geçtiğimiz gün üniversite öğrencileriyle buluşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu dinledim. 
‘Stratejik Derinlik’ anlatan Davutoğlu’nun konuşmasını dinlerken Türkiye’nin yakın tarihi geçti gözlerimin önünden… 
Turgut Özal’ın 1 koyup 3 alacağız diyerek dâhil olduğu Irak’ın parçalanma sürecinden hiç ders çıkarmadan, ABD çıkarları doğrultusunda Suriye’nin parçalanma sürecine Türkiye’nin dahil olması sürecinin en önemli aktörlerinden Davutoğlu’nun gençlere ‘stratejik derinlik’ anlatması içinde derin ironiler barındırıyordu. 
Her iki olayda da Türkiye kendi çıkarları ya da bölge halkı için değil emperyalizmin talepleri doğrultusunda hareket etti. 
Emperyalistler alacağını aldı bize de külfeti kaldı. 
Ama Davutoğlu’nu dinleyince ortada bir başarı var sanıyorsunuz. 
Türkiye’nin bugün geldiği noktada iyi ya da kötü her olayda az çok tuzu bulunan Davutoğlu, kendince iyi olanı sahiplenirken kötü olanın yanına uğramıyor. 
Fotoğrafları yan yana getirip baktığınızda komşularla sıfır sorun denilerek çıkılan yolda bugün sırf sorun haline gelmişse Davutoğlu’nun sosyal olayları anlamakta kullandığı tasvir aşamasını, açıklama bölümünü, anlamak kriterini, anlamlandırmak sürecini ve yönlendirme bölümünü bir kez daha değerlendirse iyi olur.                             
*
Davutoğlu’nun enaniyet duygusu
Davutoğlu’nun Kayseri’de gençlerle buluşacağı toplantı öncesinde Yeni Yol Grubu’nu ortaklarından Saadet Partisi İl Başkanı Erdal Altun ve beraberindekiler ile Yeni Yol Grubu içinde yer almayan Yeniden Refah Partisi Kayseri İl Başkanı Ali Özcan ve beraberindekiler incelik göstererek Genel Başkanı karşıladı. 
Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi örgütlerinin bu inceliği maalesef Davutoğlu ve ekibinden aynı karşılığı bulmadı. 
Çünkü ‘Bende enaniyet yok’ diyen Davutoğlu o kadar ‘ben’e boğulmuş ki enaniyet sözcüğü Davutoğlu’ndaki ‘ben’i anlatmaya yetmiyor. 
Davutoğlu kendi ‘ben’i içinde kaybolup gitmiş. 
Davutoğlu’na göre sorunların çözümü ‘Ben’…
Ve Davutoğlu’nun ‘ben’i, Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Erdal Altun’un da Saadet Partisi Kayseri İl Örgütünün Ekim ayı Divan Toplantısı’nda vurguladığı gibi AK Parti’ye göz kırpmaktan da geri durmuyor. 
AK Parti ‘gel’ dese koşarak gidecek ve memlekette sorun kalmayacak. 
Kendisi ile yola çıkıp, CHP listelerinden milletvekili seçilenlerin bugün bulundukları yer de belli memleketin hangi derdine derman oldukları da… 
Onlar ‘ben’i kurtardı memleket yine aynı memleket… 
Bir de aynı olan Saadet Partisi’nin kadroları… 
Benim gözümde Türkiye siyaset tarihinde çok farklı bir yeri var Saadet Partisi kadrolarının… 
İsteselerdi çok rahat AK Parti kadrolarına dahil olup, iktidarın nimetlerinden faydalanabilirlerdi. 
Ama onlar iktidarın dayanılmaz hafifliğine kapılmak yerine ilkeleriyle var olmayı tercih ettiler.
                 
 
                         
                         
                         
                             
                         
                         
                         
                         
                         
                         
                         
                        