
AHDE VEFA
Mazhar Gündoğ
AHDE VEFA
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün yaklaşık dört ay sonra görev süresi sona erecek.
Şimdiki gelişmelere bakılırsa Cumhurbaşkanlığı makamı için Başbakan Sayın Erdoğan’ın ismi AKP’li milletvekilleri ve teşkilatlar tarafından öne çıkarılıyor.
Nedense aynı esnada da geçmişte o yollarda beraber yürüyenler Sayın Gül’ün güceneceğine, kırılacağına aldırış etmeden “Erdoğan aday olursa Gül’ün bunu anlayışla karşılayacağını” alenen ifade ediyorlar.
Yani Sayın Abdullah Gül en yakın çalışma arkadaşları, AKP’yi birlikte kurdukları yol arkadaşları tarafından yok sayılıyor.
Bütün bu olup bitenlere bakarak Sayın Gül’de Başbakanla bu konuyu görüşmeyi dahi beklemeden “Bu şartlar altında gelecekte siyasi bir planım yok” diye tavrını erkenden açıklama ihtiyacı hissediyor.
Belli ki kırılıyor, üzülüyor ve güceniyor.
Kardeşten kardeşe uzanan bir vefasızlığın hayal kırıklığını yaşıyor.
Haksız da sayılmaz. Çünkü nezaketen kendisinin Sayın Başbakanla konuyu görüşmesini beklemeden, AKP’li kurmayların peş peşe açıklamaları zaten olayın şeklini ortaya koyuyor.
Belli oluyor ki AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan…
Bu aşamadan sonra elbette mevcut şartlarda Sayın Gül’ün başka bir seçeneği kalmıyor.
Sayın Başbakanın Cumhurbaşkanı adayı olmaması konusunda Tarhan Erdem’in gerekçeli değerlendirmesi elbette üzerinde durulması gereken önemli tespitleri ihtiva etmektedir.
Ama ben bu meseleye Kayseri cephesinden bakmak istiyorum.
Zira malum olduğu üzere Sayın Abdullah Gül Kayserili bir hemşerimiz…
Sayın Gül 1991 de milletvekili oldu. Hemen sonra Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı oldu. Refah- yol hükümetinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu. Refah partisinin kapanmasından sonra Fazilet Partisinde yer aldı. Ekibinin kararıyla rahmetli Necmettin Erbakan’a rağmen Recai Kutan’ın karşısına Fazilet Partisi Genel Başkan adayı olarak çıktı ve kaybetti.
O yıllarda milletvekili olamayan Sayın Erdoğan İstanbul İl Başkanı, ardından 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
Yani parti içi resmi hiyerarşisinde Gül, Erdoğan’dan hep önde ve O’nun üzerindeydi.
28 Şubat süreci ile Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı bitti.
Nihayet Gül ve Erdoğan, arkadaşları ile birlikte AKP’yi kurdular. Erdoğan kurucu Genel Başkan olarak Gül’ün önüne geçti.
İlk seçimde AKP iktidar olunca, milletvekili olmayan Erdoğan’ın milletvekilliğinin yolu CHP tarafından açılıncaya kadar ilk AKP hükümetinin, yani 58. Hükümetin Başbakanı Sayın Gül oldu.
Kısa süre sonra Sayın Erdoğan bir ara formülle milletvekili olunca Başbakanlık Gül’den Erdoğan’a geçti. Sayın Abdullah Gül de 2007 senesine kadar Erdoğan hükümetlerinde Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı.
2007 senesinde A. Necdet Sezer’in görev süresinin dolmasıyla birlikte, CHP’nin yine bağnaz ve ileri göremez siyasetinin de katkısıyla AKP Kayseri milletvekili Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olarak, tekrar resmi hiyerarşide Sayın Erdoğan’ın önüne geçti.
Oysa şimdi;
Sayın Gül daha Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci başlamadan en yakın arkadaşlarının düşüncesiz ama planlı açıklamalarına maruz kaldı.
Bundan sonraki siyasi kaderinin, Cumhurbaşkanlığına devam edecekse de etmeyecekse de Başbakanın iki dudağı arasında olmasından rahatsız görünüyor.
Ya Kayseri…
Kayseri’de birçok kimse AKP için değil, sırf Abdullah Gül’den dolayı AKP’ye oy verirdi. Siyasi potansiyel olarak Kayseri’de oldukça güçlü olan MHP’nin bu şehirde Belediye Başkanlıklarını az farkla kaybettiği yıllarda en etkin isim Abdullah Gül olmuştur.
Kayseri’de AKP’den kimin milletvekili adayı, kimin belediye başkan adayı olacağındaki en önemli irade olmaya Cumhurbaşkanı iken de devam etmiştir.
10 Ağustos’tan sonra Sayın Gül evine çekilerse AKP açısından dengeler nasıl değişecektir?
AKP’nin Kayseri seçmeni ve Sayın Gül’ün sempatizanları bu süreçte nasıl tavır takınacaklardır?
Oldukça önemli olan bu hususların ilk fotoğrafı 27 Nisan 2014 tarihinde Sayın Başbakan’ın Kayseri’ye yapacağı “Teşekkür” ziyaretinde belli olur.
Herkes gibi bende merak ediyorum. Acaba Kayseri hemşerisi Sayın Abdullah Gül’e sahip çıkıp, Sayın Başbakan’a “İnsan kardeşine bunu yapmaz, nerede ahde vefa anlayışınız” diye soracak mıdır;
Yoksa “Padişahım çok yaşa, sen ne dersen, ne yaparsan doğrudur” babından bir rolümü oynayacaktır?
Unutmamak gerekir. Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayarak idrak ettik.
Padişahlığa son veren, milli hakimiyeti iktidar yapan, küresel emperyalizmi her cephede mağlup eden bir milletin, Türk milletinin TBM Meclisini tam 94 yıl önce kurduk.
Cumhuriyeti, Demokrasiyi ve milli iradenin hakimiyetini borçlu olduğumuz başta M. Kemal ATATÜRK ve O’nun dava arkadaşlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Ve çok iyi biliyoruz ki Türk Milleti ahbap- çavuş ilişkisiyle, abi- kardeş muhabbetiyle değil, T.C Devletinin temel değerleri ve o değerlerin korunup kollanması zaviyesinden bakıyor Cumhurbaşkanlığı seçimlerine.
Kayseri’de tıpkı diğer 80 il gibi aynı sorumluluktadır. Kimsenin kaygısı ve telaşı olmasın.
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.