
TAHTERAVALLİ'NİN DİĞER UCU MU ?
Güler Ruhsar AKTAŞ
Tahterevallinin bir ucunda sen, bir ucunda ben
İkimizde şikayetçiyiz dengelerden
Başımda bulut, doymadan unut
Hangimiz ağır, hep yükselen ben
Sonsuz med-cezir, sevgimiz esir
Sen kumlardasın, uçup giden ben – diye şarkı yapmış İlhan İrem (1990)
Ya da;”Tahterevallinin diğer ucuna oturarak sayemde yükselen insanlara; Canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin.” der Donnie Brasco ...
Peki nereden gelir Tahterevalli adı hiç düşündünüz mü ?
Türkçedeki tahterevalli adı Farsça tahtırevan adından gelir.
Tahterevalli , tahtırevan adından bozmadır. Tahtırevan ya da sedan, genelde insanların omuzlarında, bazen de deve, fil, at gibi hayvanlara yüklenerek götürülen, üstü örtülü, insan taşınan, tekerleksiz araçtır.
Tahterevalli, genellikle çocuk bahçesi, park ve okul bahçelerine sabit kurulan ve iki ucuna en az birer çocuğun oturup birbirini yukarı aşağı indirip kaldırmasına yarayan oyun aracı. Tahterevalli, genellikle tam orta noktasından desteklenen bir tür kaldıraçtır.
Destek noktası ortada olan kaldıraca bir yandan bir cambaz atlayınca öteki uçtakinin havada takla atmasına yarayan tahterevalli
Kalasın iki ucuna oturan insanlar -bu işlemi cidden benimsemişlerse- gerçek karakterlerini, çatışmalarını, güvensizliklerini bu basit aygıt aracılığıyla, rahat bir rahatsızlık içinde açığa çıkarırlar. Hayattaki tahterevalli deneyimleri, “Ulan, bu şerefsiz şimdi kalkarsa şak diye kıç üstü otururum, acaba ben mi önce kalksam?!” ile sınırlı olan insanların gündelik hayatlarında, korkularından dolayı gö…k yapmaya eğilimli insanlar olduğu tespit edilmiştir. Zira başkalarına kazık atanların büyük kısmının hayattaki en büyük korkularının kazık yemek olması sizce de şahanemsi değil mi?
Gelin görün ki tahterevallinin şüphe koltuğuna -bir kez olsun- oturmuş insandan hayır gelmez! Eti mekruh, ruhu metruk olur.
Her karşılaştığı insana, “Ahanda ha kalktı kalkacak ve ben de o kıç acısını yine yaşayacağım!” diye bakar.
Tahterevalli, masum olmayan bir güven oyununun masum bir aracıdır.
Kimi zaman sade ve dingin ilerleyen bir süreç vardır, kimi zamansa bombastik bir hezeyan fırtınasının yarattığı dalgalar...
Neticede bu aygıt, iki kişi arasındaki ilişkinin, bize ta çocukluğumuzda bahşedilen, en temize ve net metaforudur!
Lakin şu tahteravalli’yi bizimkilerin icat etmediği kesin.
Peki icat etmediğimiz bir aracın siyasetini nasıl konuşuyoruz derseniz bırakın konuşmayı yapan bile var Ey Okur.
Bu siyaseti güdenlerin kendine en ufak güveni olmadığı kesin, sonra tahterevallide kimin yeri garanti, kim daha avantajlı aşağıdaki mi yukarıdaki mi?
Yoksa Tahteravalliye hiç binmeyen mi ne dersiniz ?