
MUTSUZLUK AVCILARI GÖZYAŞI EMİCİLERİ
Güler Ruhsar AKTAŞ
Bugün hafta sonu biraz magazinel yazmak istedim Ey Okur aslında magazin dediğimiz şey de bizim gibi iki eli iki ayağı kalbi beyni falan olan insanların hayatı.Ama burnu bir yere sığmayıpta her şeye heryere burnunu sokup insanlar bit mutsuz olsa da biz de nasıl nemalansak nasıl gözyaşı emiciliği yapsak diyen iğrenç basiretsiz kılıksız kişiliksiz kimliksiz sadece eleştirmeyi sadece kendini haklı görmeyi sadece kendini ahlaklı namuslu görmeyi bünyesinde geliştirmiş müthiş ego sahibi tipler var.
Bunlar apartmanımızda var, mahallemizde var sosyal ortamımızda var toplumun her kesiminde var Allah var. Bir bitmiyorlar çoğalıyorlar konuşuyorlar atıyorlar tutuyorlar. Genelde ki en bariz örneği Gülben Ergen’in hakkında konuşup yazdıkları. Nolmuş Gülben Ergen, sevgilisi Erhan Çelik'le sessiz sedasız Şirince'de evlenmiş.
Elinde lavantalar, başaklar...
Doğayla iç içe bir düğün sessiz sedasız sade ve gördüğüm kadarıyla olabildiğince romantik ve huzurlu. İkisinin de gözlerinin içi gülüyor ikisinin de gözünden aşk akıyor.
Birilerinin mutlu olması niye birilerine bu kadar batar ki .
Niye eline ne geçer yani Üç çocuklu kadın nasıl da evlenmiş bazı kadınlar çok arsızmış vay anasını sanki sizin yaşadığınız küçük küçük hayatlar da yok böyle durumlar sanki hiç bir şey olmuyor hayatınızda bunlara benzer şeyler yaşayan yakınlarınız da yok. Niye illa birinin birini ayartması düşünülür böyle konularda anlamışta değilim.
Sevgi ,aşk, falan gibi mevzuular hiç bildiğiniz şeyler değil belli ki.
Eee hani aile olmak güzeldi hani evlilik önemli bir müesseseydi. İkincisini yapınca “Oooo olmaz, bu da iyice sapıttı moduna” niye giriyorsunuz.
Niye hemen karalamak merakına giriyorsunuz. Niye uzun soluklu belki birbirlerinde kendilerini, aşkı, huzuru, bulduklarını aklınızdan geçirmiyorsunuz.
Sizin hiç bu türlü kıymetli duygulara neden hiç tahammülünüz yok. Neden mutsuz olup gözyaşı döken insan modelinin sadık konuşanı, izleyicisi, ohh çekeni olmak için bu kadar negatif bulaştırıyorsunuz.
Niye illa vay beee gördün mü kadını adama eveti bastırdı ne fenaymış da belli etmiyormuş tipine o kadını sokuyorsunuz.
Neden çoluklu çocuklu insanlara mutlu olma hakkını tanımıyorsunuz. Neden bunu çoluklu çocuklu insan bunu da mı yapar ayıplamasıyla küçük beyninizle tanımlıyor eleştiriyorsunuz.
Sonra kendi mutsuzluklarınıza bir kişi kadroya bir isim daha eklerken niye şöyle mutsuzuz niye böyle bahtsızız söylemleriyle etrafı bayıyorsunuz.
Mutlu olmanın yolunun başkalarının hislerine saygı göstermekten sevgiye saygıya inanmaktan geçeri düşünseniz hatta idrak etseniz.
Sizi bilmem ben mutluluğa huzura aşka ve sevgiye inanıyorum.
İçerde başrol oyuncusu bu duyguların arkasında duran insanları , dışarı da ise saygı gösterip mutluluktan mutlu olan da ayrı takdirliyorum.
Mutsuz insan avcılığını gözyaşı emiciliğini bıraksanız diyorum