Adnan Büyükbaş

YANLIŞA YANLIŞ DEMEK

Adnan Büyükbaş

Hazreti Ömer halife ve devlet başkanı seçildikten sonra, halka hitap etmiş ve onlara demiş ki:

-Bende bir eğrilik görürseniz ne yaparsınız?

Birisi ayağa kalkmış ve nice savaş görmüş kılıcını kaldırarak şunu demiş devlet başkanına:

-Seni kılıcımızla doğrulturuz!

Kuşkusuz bu ifadeyi kullanabilme gücü şahsın kendisinden değil, bu dinin peygamberinin üstün ahlak ve yönetim biçiminden geliyordu.

Halkı ezen, vatandaşı sömüren yöneticilerin sonlarının pek hazin olduğunu bildiren Peygamberimiz; “Bir devlet küfürle yönetilebilir, fakat zulümle yönetilemez” demiştir.

İyi yönetim her milletin hakkıdır. Bu hakkın gerçekleşmesini isterken ona layık olmak gerektiğini de unutmamak gerekir. ‘Layık olduğunuz şekilde idare edilirsiniz!’ hadisi şerifinin özünü kavrarsak meseleyi önemli ölçüde halletmiş sayılırız.

Doğrular, herkes tarafından sevilmeyebilir.

Önemli olan başımıza ne gelirse gelsin hakikati gizlememektir.

Yanlış yapanı uyarmamaktan daha çirkin ve haysiyetsiz bir iş vardır ki o da yanlış yapanı desteklemektir.

Türk milletinin asla hoş görmediği insan tiplerinden birisi de yalakalardır.

Yağcılık, dalkavukluk kötüdür, ama yöneticilere yapılanı daha da kötüdür. Hele hele bu yönetici ehil değil ve zalimse iş daha vahim hal alır.

Küçük kurumlardan devlet yönetimine varıncaya kadar bütün müesseselerde amir mevkisinde bulunanlar, kendilerini alt kademelere karşı ‘hesap verme’ durumunda hissetmelidir.

Yönetenler güçlerini ezme, sindirme, sömürme aracı olarak kullanmaya başlarlarsa yapıda bir arıza meydana getirirler. Bu yapının bozulması herkesi memnun ediyorsa mesele yok. Fakat ‘aynı gemide’ olduğu bilinciyle hareket edenler, bütünün parçası olduğunun idrakinde olanlar, ‘elle gelen düğün bayram’ anlayışında olmayanlar olumsuzluklardan rahatsız olur ve düzeltmek için elinden geleni yapar.

Türk ve İslam tarihinde iyi ve kötü yöneticiler çıkmıştır.

İyilerin yanında iyiler, kötülerin yanında kötüler olmuştur.

İyinin yanındaki kötü, sinsiliğiyle yaşamaya ve nimetlenmeye devam edebilir, ama kötünün yanındaki iyi sessiz kalarak asla huzur bulamaz. Onu rahatsız eden durum genel yapıdandır. Başına ne gelecek olursa olsun hak bildiğini söylemekten geri kalmaz. İyi yönetici de yanlış yaptığında kendisini uyaracak insanların varlığından rahatsızlık duymaz.

Asarım, keserim, karşı geleni yakarım! Ben ne dersem doğru odur.’  Anlayışında olan amirler, bir gün yanlışlarının altında ezilirler. Etraflarını çeviren yalakalar, ‘yalayacak’ bir şey bulamayınca dağılır ve başka efendi ararlar.

Gerçek dava adamları, gerçek yöneticiler tıpkı hz. Ömer tavrını gösterir. “Sende bir eğrilik görürsek, kılıcımızla düzeltiriz.” Sözünü duyunca,

-Şükürler olsun ki bende bir eğrilik görürse onu kılıcıyla düzeltecek Müslümanlar var! der.

Şimdi kendimize ve etrafımıza bir bakalım.

Yanlış yapan kim olursa olsun ikaz edebiliyor muyuz!

Yanlış yaparsak bizi uyaracaklar var diye seviniyor muyuz!

Yapabiliyorsak iyi insan olmanın gereklerinden birini yerine getirmişiz demektir.

*

Yolsuzlukların, rüşvetlerin, çalıp çırpmanın; hırsızlara sahip çıkmanın; “benim hırsızım daha iyidir” anlayışının devletin en üst kademelerinde seslendirilmesinin aşikar olduğu bu günlerde “eğrileri düzeltecek” insanlara selam olsun.

Yazarın Diğer Yazıları