UZLAŞI..
Son yıllarda, demokratik kültürümüzü yerle bir eden anlayış, hareket alanını, cephesini genişleterek icraatlarını sürdürüyor.
Bu anlayışın getirdiği toplumsal kutuplaşma de ülke halkını iki ayrı noktada bir araya getiriyor.
Gönüllerde ve beyinlerde büyük bir kopuş yaşıyoruz.
Bunun pratik yaşama yansımalarını da günlük yaşamaya başladığımızı üzülerek dile getirmek istiyorum.
Oysa Demokrasi Kültüründe, olmazsa olmazlardan biri olarak kabul edilen ‘Uzlaşı Kültürü’ bazen birçok konuda, siyasal oluşumların bir araya gelmesine vesile olur.
Yönetenlerin ve yönetmeye aday olanların, temel meselelerde aynı telden konuşmaları, toplum katmanları arasında da uzlaşının gelişmesine vesile olur.
Ama maalesef, birçok konuda, gerek iktidar, gerek muhalefet, Uzlaşı Kültüründen, Toplumsal Barış kavramından uzak duruyor.
Birinin Siyah dediğine diğeri Beyaz diye diretince, uzlaşılması mümkün birçok konu bile içinden çıkılmaz hale geliyor.
Yani siyaset kurumlarımızın ve toplumsal yapılanmaların griyi de keşfetmesi, bazen gride buluşulabileceğine inanması gerekir.
Gri, ne siyah, ne de beyazdır.
Örneğin;
Küçük yaşta kız çocuklarının oldubitti ile evlendirilmesi bir gelenek değil, bir insanlık ayıbıdır. Kadına Şiddet uygulayan kim olursa olsun, hem yasalarca hem toplum vicdanında cezalandırılmalıdır.
Çalışan kesimin, uluslar arası standartlara bağlanmış hakları vardır. Bunlara uymak, uyulmasını sağlamak yönetenlerin görevidir.
Demokratik sistemlerin olmazsa olmazı, düşünce ve kanaat hürriyetidir.
Gelişmiş toplumların olmazsa olmazı, Basın Özgürlüğüdür.
Çağdaş toplumlarda, torpil ilkellik, liyakat gereklilik olarak kabul edilir.
Global Dünyada, ekonominin kendine özgü, yazılı olmayan bir Anayasası vardır ve ekonomi direktif, emir kabul etmez, kendi yasalarının gereğini yapar.
Denetlenemeyen, genelde tek adamın dediğinin uygulandığı ülkelerde, toplumlar ekonomik ve sosyal açıdan sıkıntı çeker, ama tek adam ve çevresinde oluşan kaymak tabakalar ülkelerin tüm gücünü, topluma karşı pervasızca kullanır.
Bu güne kadar uygulanagelmiş tüm yönetim biçimlerinin içerisinde, en insan merkezli yönetim şekli demokrasi ve güçler ayrılığıdır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım başlıklar, ABD’de uygulandığında da, Afrika’da uygulandığında toplumsal gelişmenin önüne açar.
Yine yukarıdaki değerlerin ülke insanına yansımasının temini için de demokrasilerde parlamenterler görev ve sorumluluk alırlar.
Ancak, Parlamenter Demokrasilerde yasalar deneme yanılma yöntemiyle yapılmaz.
Hele 3-5 bin kişi gözetilerek hiç yapılmaz.
Yasalar toplumun geneline şamil olmalıdır.
O nedenle, bir konu meclise gelmeden önce, o konuda meclis bünyesindeki komisyonlarda değerlendirilir, iktidar getirdi ise muhalefetin, muhalefet getirdi ise konuyu iktidar grubunun görüşleri alınır ve yasa teklifi haline getirilir.
Sakıncaları ortadan kaldırılır.
Bu iktidar döneminde maalesef, torba yasa, kararname gibi ucubelerle mağdurlar ordusu yaratılmıştır.
Bakınız, tek bir örnek vereyim..
Çek Kanunu yeniden düzenlendi, borcunu ödemeyenler salındı, sayıları belki 3-5 bindi. Ama şu anda aramızda 300-500 bin karşılıksız çek mağduru var.
Fetullah Gülen için özel kanun çıkarıldı ve beraat etmesi sağlandı. Şimdi yana yakıla Fetullahı ABD’den geri istiyoruz..
Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan önce, meclisten geçen bir kanun ile hakim ve savcılar, verdikleri hükümlerle ilgili sorumsuz kabul edildi, binlerce insan Ergenekon ve Balyoz Mağduru oldu. Ama astığı astık, kestiği kestik kararlar veren mahkeme heyetleri hakkında mağdurların dava açmasının yolu kapatıldı. Sonuçta birçok ocak söndüren bu hukuk adamları ya yurtdışına kaçtı, ya da cezaevlerinde yatıyor. Ergenekon diye bir oluşumun olmadığını da yıllar sonra hukuk kabul etti.
Türkiye’yi yönetenlerin bir gerçeği çok iyi bilmesi gerekir.
Bu ülkenin yüzde 50’si sizinle aynı düşünmüyor.
Kalan yüzde 50’de istediğinizi yapın diye size oy vermedi, vermiyor.
Öyleyse aklınızı başınıza alın, ülkemin geneline hizmetle yükümlü olduğunuz gerçeğini görün.
İşsizliği, ekonomik çöküşü, zikzaksız dış politikayı, toplumsal barışı ve huzuru inşa edecek çalışmalar yapın ki, millet yaptıklarınızı savunabilsin.
Gece yarısı kumpasları, demokratik olmayan ülkelere matuf uygulamalardır.
Vazgeçin ve içinde herkes olan işlere kafa yorun..
Bunun için de, gride buluşma kültürü edinin..