Telefonunuzu kapayın, kaygıyı yenin!

Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, yetişkinlerin dijital bir nesne ile bağlantısının kopma hissinin dijital ayrılık kaygısına dönüştüğünü söyledi.

Telefonunuzu kapayın, kaygıyı yenin!

Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, yetişkinlerin dijital bir nesne ile bağlantısının kopma hissinin dijital ayrılık kaygısına dönüştüğünü söyleyerek, "Teknolojik cihazlardan ya da sosyal medyadan uzaklaşma kaygısı bildiğimiz ayrılık kaygısının dijital versiyonudur" dedi.

Dijital ayrılık kaygısının yetişkinlerde aynı bir bebeğin annesinden ayrı kalma kaygısı gibi etki gösterdiğini söyleyerek, "Dijital ayrılık kaygısı, aslında bildiğimiz ayrılık kaygısının dijital versiyonudur. Yani nasıl ki bir anne bir çocuk bağlantısında gördüğümüz çocuk anneden ayrıldığında ne kadar kaygılanıyorsa aslında burada da bir yetişkinin dijital bir nesneden ayrıldığında gördüğümüz kaygıdan bahsediyoruz. Çünkü aynı oranda beyin bağlantı koptu hissiyatını bize yansıtıyor ve biz telefonumuza ulaşamadığımızda, bilgisayarımızdan bir mail alamadığınızda, herhangi kontrol edemediğimiz bir noktaya gittiğinde o zaman aynı kaygıyı beynin aynı bölgesinde görüyoruz. O yüzden bizim söylediğimiz nokta ayrılık kaygısının dijital versiyonu. Şimdi bu noktada belirtilere baktığımızda özellikle buranın problem haline gelebiliyor olması kişilerin bir kere kontrol etme mekanizmasından gelişiyor. Yani aslında sürekli biz bir şeyleri kontrol etmeye çalıştığımız için kontrolümüz dışında olan bir kavram olduğunda yani telefonumuzun şarjı bittiğinde, bize birileri herhangi bir şekilde ulaşamadığında, biz maile cevap veremediğimizde, tek tik olduğunda aynı paniği kaygı yaşayabiliyor oluyoruz. Burası işin problem hali oluyor. Yine aynı şekilde yalnız kalma korkusu diyelim ki telefonunuza ulaşamadığınız telefonunuzdaki sosyal medya bildirimini göremediniz, herhangi bir güncellemeden uzak kaldınız o zamanda kişilerde yalnız kalma ya da bir şeyleri kaçırıyormuş hissiyatının olduğunu gözlemliyoruz. Gündemden uzaklaşıyorum, insanlardan uzaklaşıyorum ya da bir haberi kaçıracağım bir fotoğrafı kaçıracağım ben paylaşımımı kaçıracağım belki şeklinde bir sürü kaygı atağı ya da kaygı paniklemesini görebiliyoruz" dedi.

Hamurcu, dijitalde gerçekleşen etkileşimlerin beyinde dopamin ile endekslendiğini söyleyerek, "Şimdi bu noktada önemli olan kısım bizim için bu kaygının kökeninde aslında dopamin sisteminin sürekli bize ödül vermesiyle gelen bir nokta. Çünkü beynimiz sürekli oradaki herhangi bir bildirimi, herhangi bir mesajı, herhangi bir beğeni butonunu aslında dopaminle endeksliyor ve biz her birine bir ödül olarak bakıyoruz. O yüzden onlardan herhangi biri gelmezse biz beğenilere, yorumlara, insanlara ulaşamazsak o zaman aslında dopaminden de uzaklaştırdığımız için kaygılanma, yalnız kalmaya, yalnız kaldıkça da gelen o ayrılık kaygısını yoğun bir şekilde hissetmeye başlıyoruz. Bunu nasıl çözebiliriz dersek, her ne kadar zor olsa da aslında ekransız bir saat geçirmek gün içerisinde bizlere iyi gelecektir. Belki telefonun bildirimlerini kapatmak, belki sosyal medya hesabınızı değil ama uygulamasını ana ekranınızdan kaldırmak bu noktalarda refleksle elinizin gittiği her noktayı en aza indireceğinden dolayı size biraz da olsa kendinizde olan alanı açacaktır. Çünkü burada asıl fark etmenizi istediğim nokta sosyal medya yada dijital kısımlardan ziyade bizim kendi kendimize kaldığımızda tahammül edemediğimiz o zaman dilimi. Biz bu yüzden elimizi telefona götürüp herhangi bir şekilde video izleyip, video kaydırıp aşağıdan yukarı sadece ne izlediğinizi bile fark etmediğimiz ama beynimizin boş bir şekilde durmasını istemediğimiz noktalar aslında. Bu yüzden en çok dikkatinizi vermeniz istediğim bölümde Burası Biz kendi kendimize kaldığımızda neye tahammül edemiyoruz da elimizde telefona gidiyor? elimiz dijital medyalara dijital ürünlere ya da belki bir bilgisayara oyuna gidiyor aslında" ifadelerini kullandı.

Dijital ayrılık kaygısının olmaması için bilinçli bir uzaklaşmanın tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Arzu Hamurcu, "İstediğimiz şey kendi kendimizle vakit geçirme oranını arttırmak. Eğer burayı çözersek telefona elimizin gittiği noktayı da çözebiliyor olacağız ve bunu kontrol edebiliyor olacağız Çünkü unutmayın dijital ayrılık kaygısı aslında kendi ayrılık kaygımız ile birebir örtüşür. Çünkü dopamin burada çok hızlı bir şekilde aktarılan bir şey. Özellikle zaten teknolojik cihazlar ya da sosyal medyanın algoritmasında bile bunu bilerek kullanıyorlar zaten. Dopamini çok yüksek noktada verdikleri için biz farkındaysanız artık 30 saniyeden uzun videolar izleyemiyoruz. Hatta belki 10 saniyede dikkatimiz uyaranlara kayıyor ve farklı videoya geçmek istiyoruz. Çünkü o videonun aldığımızı aldık o dopamini aldık ve diğer videoya, diğer fotoğrafa, diğer beğeniye, yoruma derken bir bakıyoruz ekran süremiz o kadar uzamış ki işte sosyal medyanın ya da dijital dünyanın bize hazırladığı tuzak bu. Onun bizi kontrol etmesinden ise biz onu kontrol edip ekran süremizi azaltıp bildirimlerimizi kapatırsak eğer en azından üzerindeki kontrol hissiyatımızı arttırdığımız için ayrılık kaygısı ondan ziyade bizim bilinçli bir seçimle uzak durduğumuz bir yol olacaktır. Bu yüzden de daha sağlıklı bir seçim olacaktır" dedi.