Şok iddia: Savcı FETÖ'nün Kayseri İmamıydı!
Gazeteci Müyesser Yıldız, devam eden suikast davasıyla ilgili olarak Aksaray'a tayin edilen isimle ilgili dikkat çeken konuyu gündeme taşıdı. Detaylar Kayseri Olay'da.
Hablemitoğlu suikastı davasında tutuklu sanık Nuri Gökhan Bozkır, iddianameyi hazırlayan ve kısa süre önce Aksaray’a atanan savcı ile ilgili şok bir iddiayı gündeme taşıdı. Gazeteci Müyesser Yıldız, ‘Hablemitoğlu Suikastı Davası: Yeni Savcıdan Yeni Mütalaa mı?’ başlıklı bir yazı kaleme aldı ve mahkemedeki gelişmeleri aktardı.
Sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır sözlerine, dikkat çeken Yıldız, Bozkır'ın şok iddialarda bulunduğunu ifade ederek, sanığın şu ifadelerine yer verdi: Kamuoyu bilsin ki, dosyaya çok hakim olan Av. Ali Soykan’ın da vurguladığı, cinayet bölgesindeki HTS kayıtları araştırılsa ortaya çıkardı. Soruşturma savcısı bunları sakladı, yok saydı, mahkemeye yalan söyledi. Soruşturma savcısının ByLock kullanıcısı olduğunu burada bizzat Zihni Çakır söyledi. Yanlışlıkla beni FETÖ’cülerin koğuşuna aldılar, hepsi döküldü. Savcı Z. E.’ün FETÖ’nün Kayseri imamı olduğunu, ByLock’u da haberleşme için kullandığını anlattılar. Bunu anlatan K.Ç. tutuklandığında Z. E. tarafından iki hafta içinde tahliye edilmiş, daha sonra hükümle beraber tutuklanmış. Bir başka olay; Z.E.'nin bizzat istediği, ‘Korumam bu olacak.’ dediği polis FETÖ üyesi çıkıyor. Bu soruşturma Zihni Çakır ve Abdurrahman Şimşek gibi iki yalancı tanıkla yürütülen bir soruşturmadır. Levent Göktaş, Atatürk’ten sonra gelmiş en büyük kahramandır. Emrinde çalışmaktan gurur duydum. İki kere hayatımı kurtardı. Daha başka birçok kurtardı. Güncel olduğu için şunu da söyleyeyim; 1995’te KYB saldırısında Mesut Barzani ve ailesini kurtarmıştır. Demagoji yapmıyorum sayın hakim, FETÖ hâlâ içinizde ve hâlâ da çok güçlü. Yapmayacağınız bir şeyi isteyerek kendimi küçültmek istemediğimden, tahliyemi talep etmiyorum.
İşte Müyesser Yıldız'ın yazısında yer alan bazı bölümler
Akademisyen ve Yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı davasının iddianamesini hazırlayan ve duruşma savcısı olarak da görev yapan Z. E.’nin 27 Kasım’daki HSK kararnamesiyle Aksaray’a tayin edilmesinden sonra bugün yapılan duruşmaya 28. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı katıldı. Savcı, Z.E.'nin hazırladığı ve 6 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istediği esas hakkında mütalaaya ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmazken Savcı Z.E.'yi “FETÖ”cülükle ve “delil karatmakla” suçlayan sanık avukatları, yeni savcının yeni bir mütalaa hazırlaması talebinde bulundu. Mahkeme de esas hakkındaki mütalaada değişiklik yapıp yapmayacağını bildirmek üzere dosyanın savcıya tevdiiyle birlikte davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, diğer sanıkların ise il dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi.
Yaklaşık 3 yıldır Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 27 Haziran’daki celsesinde Savcı, esas hakkındaki mütalaasını sunmak için dosyanın Savcılığa tevdi edilmesini istemiş, 21 gün sonra 18 Temmuz’da da mütalaasını sunup sanıklar Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır, Fikret Emek, Enver Altaylı ve Aydın Köstem’in ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Mehmet Narin’in ise örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını istemişti.
Levent Göktaş Gaffar Okkan Suikastının Şüphelisi mi?
2014’ten beri devam eden ve gizli tutulan bu soruşturmayla ilgili olarak Diyarbakır’dan gönderilen yazıda Gaffar Okkan’dan hiç bahsedilmediği halde Mahkeme Başkanı’nın bunu belirtmesi dikkat çekerken, yazıda Levent Göktaş’tan “şüpheli” olarak söz edildiği, ama bugüne kadar hiçbir bilgisine başvurulmadığı öğrenildi. Göktaş’ın avukatı Ali Soykan da duruşmada yaptığı savunmada bu yazıya ilişkin, “Savcı Z.E'nin kararname ile Aksaray’a tayininden iki gün önce yazılmış.” tespitinde bulunmakla yetindi. Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı İlknur Kodaz, söz konusu araştırmanın bu suikastın şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması açısından önemli olduğunu, hakkıyla ve tüm teknik imkanlar kullanılarak bu araştırmanın sonuçlandırılması gerektiğini, aksi halde verilecek mahkumiyet veya beraat kararlarının sorgulanacağını söyledikten sonra Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, diğer sanıkların adli kontrol tedbirinin devamını istedi. Savcı da 9. Sulh Ceza Hakimliğinin kararının beklenmesinin yanı sıra Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluğunun ve diğer sanıkların adli kontrol tedbirinin devamı yönünde mütalaa verdi.
Sanıklardan Levent Göktaş ile Fikret Emek de 9. Sulh Ceza Hakimliğinin kararının beklenmesi talebinde bulunurken, ilk savunmasından sonra neredeyse ilk kez konuşan Tarkan Mumcuoğlu, Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı İlknur Kodaz’ın, tahliyelerine karar verildiği duruşmada olmadığını hatırlatarak, “Adli kontrol tedbirinin devamını istemesinin nedenini duymak isterdim. 1279 gündür biz sabrın gereğini yerine getirdik. Bundan sonra tasarruf sizde.” dedi.
“Savcı FETÖ’nün Kayseri İmamıydı” İddiası
Sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır sözlerine, “Yeni gelen avukat da dinlesin.” diye başlayınca Mahkeme Başkanı, “Yeni avukat kim ya?” diye sordu. Bozkır, Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatından söz ettiğini bildirip şu iddialarda bulundu: Tanık ifadeleri ve HTS kayıtlarıyla Hablemitoğlu’nu takip etmediğim ortaya çıktı. İddianame ve mütalaa tümüyle Zihni Çakır’a dayandırılmıştır. Bir olaya karışan adam 13 yıl sonra bir gazeteciye bunları anlatır mı? Anlatsa da ‘Adımı gizle.’ demez mi? Oysa ben ‘Adımı rahatlıkla verebilirsin.’ demişim. Savcıya rağmen görüntüler eşleştirildi ve bizlerin Hablemitoğlu’nu Eskişehir konferansında ve Migros’ta takip etmediği anlaşıldı. Bu kadar somut belge varken ben neden hâlâ takiple suçlanıyorum? Avukatların tüm taleplerini reddettiğiniz için bu davada 3 yılda bir adım gidilemedi. Savcının sakladığı görüntülerdeki kişiler araştırılsa, gerçek failler ortaya çıkardı. Kamuoyu bilsin ki, dosyaya çok hakim olan Av. Ali Soykan’ın da vurguladığı, cinayet bölgesindeki HTS kayıtları araştırılsa ortaya çıkardı. Soruşturma savcısı bunları sakladı, yok saydı, mahkemeye yalan söyledi. Soruşturma savcısının ByLock kullanıcısı olduğunu burada bizzat Zihni Çakır söyledi. Yanlışlıkla beni FETÖ’cülerin koğuşuna aldılar, hepsi döküldü. Savcı Z. E.'nin FETÖ’nün Kayseri imamı olduğunu, ByLock’u da haberleşme için kullandığını anlattılar. Bunu anlatan K.Ç. tutuklandığında Z. E. tarafından iki hafta içinde tahliye edilmiş, daha sonra hükümle beraber tutuklanmış. Bir başka olay; Z. E.'nin bizzat istediği, ‘Korumam bu olacak.’ dediği polis FETÖ üyesi çıkıyor. Bu soruşturma Zihni Çakır ve Abdurrahman Şimşek gibi iki yalancı tanıkla yürütülen bir soruşturmadır. Levent Göktaş, Atatürk’ten sonra gelmiş en büyük kahramandır. Emrinde çalışmaktan gurur duydum. İki kere hayatımı kurtardı. Daha başka birçok kurtardı. Güncel olduğu için şunu da söyleyeyim; 1995’te KYB saldırısında Mesut Barzani ve ailesini kurtarmıştır. Demagoji yapmıyorum sayın hakim, FETÖ hâlâ içinizde ve hâlâ da çok güçlü. Yapmayacağınız bir şeyi isteyerek kendimi küçültmek istemediğimden, tahliyemi talep etmiyorum.”
“Tek Şüpheli Savcıydı”
Sanıklardan sonra beyanları avukatların beyanlarına geçildi. Tarkan Mumcuoğlu’nun avukatı Enes Taner, savcının “yüklenen suçun vasıf ve mahiyeti, kaçma ve delil karartma şüphesiyle” adli kontrol tedbirinin devamı talebine şöyle tepki gösterdi:
“Cinayet tarihinde Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da olduğunu ispatlamamızdan sonra iddianameyi ve mütalaayı hazırlayan Savcı Z. E. bile iddialarından vazgeçti. Sadece şüphe uyandırmak için ‘bir şekilde gelmiş olabilir’ dedi. Tarkan Mumcuoğlu’nun kaçma ve delilleri karartma şüphesi yok. Çünkü bu dosyada deliler çok önceden karartılmış, iddianame savcısı da karartmayı devam ettirmiştir. Bu dosyada delilleri saklama şüphesi olan tek kişi iddianame savcısıydı. Artık o engel de kalktı.”
Savcının Aksaray’a Gönderilmesi
Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan ise Nuri Gökhan Bozkır’ın Hablemitoğlu’nu takip ettiği öne sürülen Haziran 2002’de Özel Kuvvetler Komutanlığı’na yeni geldiğini, Göktaş’ın da MAK Komutanlığına aynı günlerde atandığını, dolayısıyla böyle bir örgütlenme ve emir verme olayının olamayacağını anlattıktan sonra şöyle devam etti:
“Savcı Z. E., Göktaş’ın MAK’tan alınıp EDOK’a gönderilmesini şüpheli bulduğunu söylemişti. Demek ki, insan kınadığını yaşamadan ölmüyor; kendisi de HSK kararnamesiyle Aksaray’a tayin edildi. İddianame aşamasında bu olaya ‘adi cinayet’ diyen ve dosyayı şahsileştirip kendi adına talepte bulunan Savcı E., esas hakkındaki mütalaada bunun siyasi cinayet olduğunu öne sürdü. İddianame ile çelişkili olan bu mütalaa konusunda yeni duruşma savcısının görüşü alınsın. Cinayeti çözecek deliller dosyada mevcut. Bence gerçek failler tespit edildi. Dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un Hablemitoğlu’nu arayıp uyardığı belli. Şenkal Atasagun dinlensin ve bunlar sorulsun.”
Verilen 1 saatlik aranın ardından Mahkeme Başkanı, Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin ve diğer sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamıyla birlikte esas hakkındaki mütalaada değişiklik yapıp yapmayacağını bildirmek üzere dosyanın savcıya tevdiine karar verildiğini açıkladı. Duruşma da 30 Ocak – 2 Şubat 2026’ya ertelendi.
Gazeteci Yıldız'ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN

