Profesör Boztosun'dan kritik 'çek' uyarısı
Türkiye ekonomisinin sağlığını gösteren önemli göstergelerden biri olan karşılıksız çek verileri, endişe verici bir tablo çizdi. Kayserili Finans Profesörü Derviş Boztosun'un değerlendirmelerine göre, 2025 yılının ilk 5 ayında karşılıksız çıkan çek adedi ve tutarında yaşanan sert yükseliş, ekonomik zemindeki gerilimi gözler önüne seriyor.
Türkiye ekonomisinde ödeme gücünün kritik bir göstergesi olan karşılıksız çek verileri, endişe verici bir tabloyu gözler önüne seriyor. Kayserili Finans Profesörü Derviş Boztosun'un yaptığı değerlendirmeye göre, 2025 yılının ilk 5 ayında karşılıksız çek adetlerinde %68,8'lik sert bir artış yaşanarak 132 bine ulaşıldı. Aynı dönemde bu çeklerin toplam tutarı ise %65 artışla 27,4 milyar TL seviyesine çıktı.
Prof. Dr. Boztosun, bu artışın sadece sayısal bir yükseliş olmadığını, aynı zamanda daha yüksek tutarlı çeklerin de karşılıksız kalmaya başladığını ve bunun ekonomik zeminde yaşanan gerilimin önemli bir kırılma noktası olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Boztosun, yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve TBB verilerine dayanarak şu dikkat çekici bilgileri paylaştı: "2025 yılının ilk 5 ayında karşılıksız çıkan çek adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre %68,8 artarak 132 bine ulaştı. Aynı dönemde karşılıksız çeklerin toplam tutarı ise %65 artışla 27,4 milyar TL seviyesine çıktı. Bu, sadece sayısal bir artış değil; daha yüksek tutarlı çeklerin de karşılıksız kalmaya başladığını gösteren önemli bir kırılma noktasıdır."
Profesör Boztosun açıklamasına şöyle devam etti, "Öte yandan, toplam ibraz edilen çek adedi %67,7 artarak 7,4 milyona, çeklerin toplam tutarı ise %42,6 artışla 977 milyar TL’ye yükselmiştir. Ancak burada önemli bir detay var: Karşılıksız çek tutarındaki artış oranı, toplam çek tutarındaki artışı geçmiş durumda. Bu fark, ödeme güçlüğünün yalnızca küçük işletmelerde değil, yüksek tutarlı ticari işlemler yürüten büyük firmalarda da hissedilmeye başladığını gösteriyor." dedi.
'Likidite daralmasının yayılma alanı genişliyor'
Profesör Boztosun, karşılıksız çeklerdeki bu tırmanışın, ekonomideki likidite daralmasının mikro işletmelerden orta ve büyük ölçekli şirketlere doğru yayıldığını düşündürdüğünü belirtti. Profesör Boztosun, çekin Türkiye'de sadece bir ödeme aracı değil, aynı zamanda vadeli güven ilişkisiyle işleyen bir finansal sözleşme niteliğinde olduğuna dikkat çekerek: "Bu güven ilişkisinin zedelenmesi, ticari hayatın sinir uçlarında ciddi refleks bozulmalarına yol açabilir." uyarısında bulundu.
Özellikle tutarı 250 bin TL’nin üzerindeki çeklerin karşılıksız kalmasındaki artışa da değinen Profesör Boztosun: "Sadece bu segmentte karşılıksız kalan çek tutarı, 2024’e göre %73,4 artışla 9,8 milyar TL’ye ulaşmış durumda." dedi.
'En çok etkilenecek sektörler' ve 'ne yapılmalı?'
Profesör Boztosun, bu gelişmeler ışığında önümüzdeki dönemde özellikle çek ile çalışan sektörlerin yüksek risk altında olduğunu vurguladı. Riskli sektörleri inşaat, perakende ve toptan gıda ticareti, tekstil ve hazır giyim, otomotiv yan sanayi olarak sıralayan Profesör Boztosun, karşılıksız çek sayısındaki artışın ardında sadece mali güçsüzlükler değil, aynı zamanda ödeme alışkanlıklarında meydana gelen bir güvensizlik dalgasının da yer aldığını belirtti.
Peki, bu tablo karşısında neler yapılmalı? Profesör Boztosun'un çözüm önerileri şöyle:
- "Reel sektöre kısa vadeli likidite destekleri sağlanmalı. Özellikle KOBİ’lerin ödeme döngüsü korunmalı."
- "Çek risk endeksleri daha yaygın ve hızlı erişilebilir hale getirilmeli."
- "Ticari alacak sigortaları yaygınlaştırılmalı ve kamu destekli hale getirilmeli."
- "Çek düzenlemelerinde sıkılaştırmalar yeniden değerlendirilerek ticari güveni teşvik eden düzenlemeler hayata geçirilmeli."
Son olarak, Prof. Dr. Derviş Boztosun, "Karşılıksız çeklerdeki bu sıçrama, yalnızca bir istatistik değil; bir erken uyarı mekanizmasıdır. Bu verileri hafife almak, hem reel sektörde hem de bankacılık sisteminde oluşabilecek yeni stres alanlarını görmezden gelmek olur. Ekonomik sıkışıklığın sessiz bir göstergesi olan bu trend, artık sessizliğini bozmuş ve yüksek sesle uyarı vermeye başlamıştır. Ekonominin bu nabız verilerini dikkatle izlemek, sadece ekonomi yönetimi için değil, her düzeyde işletme ve yatırımcı için de hayati önem taşımaktadır." diyerek sözlerini tamamladı.