MHP Milletvekili Ersoy üretenlerin taleplerini dile getirdi

2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde MHP Grubu adına konuşan MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, 'Bugün sanayicimizin, esnafımızın, çiftçimizin ve üretim çarkını ayakta tutmak için gece gündüz emek veren tüm kesimlerin sahadan bizlere ilettiği talep, beklenti ve tespitleri Gazi Meclisimizin dikkatine sunmak istiyorum.' diyerek, üretenlerin taleplerini dile getirdi. Ayrıntılar Kayseri Olay haberde...

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
MHP Milletvekili Ersoy üretenlerin taleplerini dile getirdi
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

TBMM’deki bütçe görüşmeleri devam ediyor. Bugün yapılan görüşmelerde 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde söz alan MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, üretenlerin taleplerini dile getirdi. “Bugün sanayicimizin, esnafımızın, çiftçimizin ve üretim çarkını ayakta tutmak için gece gündüz emek veren tüm kesimlerin sahadan bizlere ilettiği talep, beklenti ve tespitleri Gazi Meclisimizin dikkatine sunmak istiyorum.” diyen Ersoy, üreten kesimin taleplerini şöyle sıraladı: “Küresel ölçekte yaşanan ekonomik dalgalanmalar, enerji maliyetlerindeki artışlar, emtia fiyatlarında yaşanan belirsizlik, tedarik zincirlerinde meydana gelen aksamalar ve finansmana erişimdeki küresel sıkışma bugün yalnızca ülkemizi değil, dünyanın pek çok ülkesini derinden etkilemektedir. Türkiye de bu küresel konjonktürden elbette payını almaktadır. Ancak altını özellikle çizmek isterim ki ülkemizin en büyük gücü her türlü zorluğa rağmen üretmekten vazgeçmeyen sanayicisi, tarlasını boş bırakmayan çiftçisi ve kepenk kapatmayan esnafıdır. Sanayicilerimizle gerçekleştirdiğimiz istişarelerde özellikle ihracat yapan firmalarımızın döviz kurundan ziyade artan işçilik maliyetleri nedeniyle rekabet gücünde zorlandıkları ifade edilmektedir. İş gücü maliyetlerinin doğrudan maliyet yapısını etkilediği bu süreçte nitelikli eleman bulma sorunu da sanayicimizin önünde önemli bir başlık olarak durmaktadır. Bu tablo, firmalarımızı üretimi sürdürülebilir kılmak adına yeni arayışlara yöneltmekte, istihdamı koruyacak ve verimliliği artıracak desteklerinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Öte yandan, piyasa koşulları birçok üretici firmamızın bilançosunu olumsuz etkilemiş, borçluluk oranlarını artırmış ve kredi notlarında düşüşlere yol açmıştır. Bu durum kredilere erişimi zorlaştırmakta, özellikle üretim ve ihracat odaklı firmalarımız açısından ilave bir baskı oluşturmaktadır. Üretimin, istihdamın ve ülkemizin ekonomik direncini korumak için yerli firmalarımızı desteklememiz büyük önem arz etmektedir. Sanayicilerimizin dikkat çektiği bir diğer önemli husus ise lojistik ve nakliye maliyetlerindeki artıştır. Bugün iç piyasada dahi navlun fiyatlarının rekabet gücünü zayıflattığı bazı durumlarda yurt dışından gelen ürünlerin yerli ürünlere kıyasla daha avantajlı hâle gelebildiği ifade edilmektedir. Bu durum yerli üretimin korunması ve desteklenmesi açısından lojistik maliyetlerinin de bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Üretici firmalarımızın sahada karşılaştığı sorunlardan biri de çalışanların adına gelen icra bildirimleri ve işlemlerin işveren sorumluluğunda olmasıdır. Personellerin icra bildirimlerinin zaman zaman firmalara ulaşmadan doğrudan banka hesaplarına haciz olarak yansıtılması işletmelerin günlük nakit akışını aksatmakta ve üretim süreçlerinde ciddi mağduriyetler doğurabilmektedir. Aynı zamanda çalışan açısından bakıldığında işverenlerin bu yükümlülükten kaçınma endişesiyle borçlu kişileri istihdam etmekten çekindiği, bunun da hâlihazırda ekonomik zorluk yaşayan vatandaşlarımızın iş bulamamasına ve borçlarını ödeyememesine yol açtığı görülmektedir. İcra tahsilatlarının mümkün olduğunca çalışanın şahsi hesap üzerinden yürütülmesi hem bürokrasiyi azaltacak hem de firmalarımızın üretim düzenini koruyacaktır. 

Finansmana erişim

Finansmana erişim noktasında bankalara uygulanan kredi büyüme kriterlerinin de reel sektör üzerinde baskı oluşturduğu görülmektedir. Özellikle üretim yapan firmalar ve KOBİ'ler için belli ölçüde esneklik sağlanması, sektöre özel kredi modellerinin geliştirilmesi ve üretimi önceleyen finansman araçlarının güçlendirilmesi, ekonominin sağlıklı bir şekilde yoluna devam edebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. İhracat yapan firmalarımız açısından bir diğer önemli başlık ise gelir ve borçlanma para birimi arasındaki uyumsuzluktur. Döviz geliri olmayan firmaların dövizle borçlanmak zorunda kalması, mevcut küresel şartlarda ciddi maliyetler doğurabilmektedir. Bu noktada firmaların gelir yapısına uygun kredi mekanizmalarının geliştirilmesi ve finansal risklerin azaltılması ekonomik istikrar açısından fayda sağlayacaktır. 

SGK borçlarına uygulanan faiz

Çiftçilerimiz son yıllarda yaşanan kuraklık, don, sel ve benzeri doğal afetler nedeniyle ciddi kayıplar yaşamıştır. Yeterli ürün hasadı yapılamayan bölgelerde tarım kooperatiflerine ve bankalara olan borçlar çiftçimiz için ağır bir yük hâline gelmiştir. Afetlerden etkilenen çiftçilerimize yönelik borç erteleme, faiz indirimi ve yapılandırma gibi kolaylıkların sağlanması tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından da hayati önem taşımaktadır. Aynı şekilde, sanayicilerimiz, esnafımız ve çiftçilerimiz açısından vergi ve SGK borçlarına uygulanan faiz yükü de sahada sıkça dile getirilen önemli bir başlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha önce matrah artırımı ve yapılandırma imkânlarından faydalanmış olmasına rağmen küresel ekonomik şartlar nedeniyle borçlarını ödemekte güçlük yaşayan mükelleflerin belirli kriterler çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi, ayakta kalmayı başaran işletmelerin üretime, istihdama ve ekonomiye katkı sunmaya devam edebilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte vergi mükelleflerinden gelen bir diğer yaygın talep de kapsamlı bir vergi, SGK yapılandırılmasıyla matrah artırımı imkânının yeniden hayata geçirilmesidir. Bu yönde atılacak adımların hem mükelleflerin beklentilerini karşılayacağına hem de ekonomik canlılığa katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu süreçte emeklilerimiz, dar gelirli vatandaşlarımız ve asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız için gerekli değerlendirmeler yapılarak ilave desteklerin hayata geçirilmesi yerinde olacaktır. 

Boynumuzun borcudur 

Burada emeklilerimiz için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Yıllarca çalışmış; devleti, milleti için emek vermiş ve görev süresini doldurarak emekliliğe ayrılmış vatandaşlarımızın refahını sağlamak bizlerin boynunun borcudur. Son yıllarda Covid-19 pandemisiyle başlayan küresel büyük kriz ve ardından ülkemizde yaşanan yüzyılın felaketi depremler ve diğer afetler mali disiplini ciddi düzeyde bozmuş ve birçok kesim bu durumdan doğrudan etkilenmiştir. Kayseri'deki emekli vatandaşlarımızla da zaman zaman bir araya gelip yaptığımız sohbetlerde onların yaşam şartlarını konuşuyor, nasıl bir mücadele ve hayat şartlarıyla karşı karşıya olduklarına şahit oluyoruz. 16 milyon emeklimizin sadece 640 bini 25 bin TL üzeri maaş almaktadır. Hayat şartlarını göz önüne aldığımızda, emekli maaşlarında ciddi bir artış yapılmasının emeklilerimizin haklı talepleri olduğunu görüyoruz. Aksi hâlde, mevcut ekonomik şartların bu kesimler üzerindeki yükü artacak ve sosyal refahın korunması noktasında ilave tedbirlerin gerekliliği daha belirgin hâle gelecektir. Ayrıca, 1'inci dereceye gelen memurlarımızın tamamına 3600 ek gösterge talebimiz ve ev hanımlarına prim desteği verilerek emeklilik haklarının sağlanması da bir diğer talebimizdir. Bunların yanında, esnaf ve çiftçilerimizin emeklilik BAĞ-KUR prim sayısının düşürülmesi emeklilerin, esnafın ve çiftçilerimizin yararına olacak bir başka düzenleme olacaktır. Son olarak staj ve çıraklık konusuna değinmek istiyorum. Staj ve çıraklık dönemleri gençlerimizin meslek öğrendiği, üretime fiilen katıldığı ve sosyal güvenlik sistemine resmî olarak dâhil edildiği süreçlerdir. Bu dönemlerde yapılan sigorta girişlerinin emeklilik başlangıcı olarak kabul edilmemesi aynı tarihte çalışmaya başlayan vatandaşlarımız arasında açık bir adaletsizliğe yol açmaktadır. Devlet kayıtlarında mevcut olan ve fiilî çalışmaya dayanan bu sürelerin yok sayılması hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Staj ve çıraklık sürelerinin emeklilik hesabında değerlendirilmesi hem mesleki eğitimi teşvik edecek hem de uzun yıllardır dile getirilen haklı bir beklentiyi karşılayacaktır. Yeni yılda bir kanuni düzenlemenin yapılacağını umuyor, imkânlar doğrultusunda bu mağduriyetin giderileceğine inanıyorum. Cumhur İttifakı olarak bizler üretimi, istihdamı ve emeği, sosyal adaleti birlikte gözeten bir anlayışla hareket ediyoruz. Bugün burada dile getirdiğimiz hususlar sahadan gelen gerçek, yapıcı ve çözüm odaklı taleplerdir. İnanıyoruz ki devletimiz, milletimiz ve üreticimiz el ele verdiğinde bu küresel zorlukların da üstesinden gelmeye devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle 2026 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum.