İşte Cumhurbaşkanı'nın merakla beklenen konuşması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 32. İstişare toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
İşte Cumhurbaşkanı'nın merakla beklenen konuşması
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Ankara Kızılcahamam’da düzenlediği 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katılarak önemli açıklamalarda bulundu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Erdoğan, Türkiye’nin güvenlik, ekonomi, siyaset ve kalkınma gibi başlıklarda kapsamlı değerlendirmelerde bulunacağına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılış konuşmasında, dava ve yol arkadaşlarıyla beraber olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. İstişare toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz eden Erdoğan, 81 vilayet ve 922 ilçenin her birinde AK Parti'nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarına selamlarını gönderdi.

Yurt dışında hareketlerini gururla temsil eden mensup ve gönüldaşlarına saygılarını gönderen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Yüzyılı'nı kutlu bir şafak bilen tüm kardeşlerimi, partimizin emektarlarını, kadın ve gençlik kollarımızı, genel merkezinden mahalle temsilcisine kadar her kademede fedakarca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı buradan hürmetle selamlıyor, bu davaya gönül vermiş, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Rabb'im, muhabbetimizi daim eylesin."

Yiğit Bulut'un Vefatı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dava ve yol arkadaşı, aynı zamanda danışmanı Yiğit Bulut'u dün Hakka uğurladıklarını anımsattı.

Bulut'un, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedileceğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Kızılcahamam'daki bu istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ama teşkilatımız orada bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır durumdaydı ama biz hep şunu söylüyoruz: Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabb'im taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekanı cennet olsun inşallah."

Şehitlere Rahmet Diledi

Hizmeti yolculukları esnasında aralarından ayrılanlara Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Malumunuz, 6 gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri esnasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil diliyorum. Onlar Rabb'imiz indinde nübüvvetten sonra en büyük paye olan şehitlik makamıyla şereflendiler. Ebedi dirlik müjdesine inşallah nail olurlar. Hepsinden Allah razı olsun. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekanları inşallah cennet olsun."

Srebrenitsa Soykırımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa Soykırımı'nın 30. yıl dönümü olduğunu anımsattı.

"Boşnak kardeşlerimizin 30 yıl önce yaşadığı o tarifsiz acıyı milletçe dün olduğu gibi bugün de paylaşıyor, yüreğimizde hissediyoruz." diyen Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ortaya çıkarılan her toplu mezar, ebedi istirahatgahına uğurladığımız her şehit, 30 yıl öncesinin şehitleri olarak o kara günleri bizlere tekrar hatırlatıyor. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için her şart altında, ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek'in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Vefatından önce merhum Aliya'ya (İzzetbegoviç) verdiğimiz söze bugüne kadar sadık kaldık, inşallah bundan sonra da emanetine halel getirmeyeceğiz.

Ziyaret ettiğimde 'Bu topraklar size emanet. Burası Evlad-ı Fatihan. Evlad-ı Fatihan olarak bu insanlara siz sahip çıkacaksınız.' demişti. O gün, bugün bu görevimizi yerine getiriyoruz. Partimizin bu anlamlı toplantısı vesilesiyle Batı'nın gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Yine buradan, tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı tekrar ifade ediyoruz."

Türk siyasetinde bir marka haline gelen istişare toplantılarının 32'ncisini gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, toplantıyı, "Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik" temasıyla yaptıklarını söyledi.

Bugün ve yarın düzenleyecekleri oturumlarda güvenlikten kalkınmaya, ekonomiden siyasete farklı başlıklarda istişareler yapılacağını belirten Erdoğan, "Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemi haiz hususları da 2 gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği, ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek, tenkit ve tekliflerini hazirunla paylaşacak, böylece hakikatin ışığı doğacak." ifadelerini kullandı.

AK Parti'nin istişare kültürünün kurumsallaştığı bir siyasi hareket olduğunu vurgulayan Erdoğan, kuruluşundan itibaren işlerin hep ortak akılla, meşveretle, milletin sözüne kulak vererek, millete danışarak yürütüldüğünü dile getirdi.

'Millete En Güzel Şekilde Hizmet Etmenin Gayretinde Olduk'

Erdoğan, "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin" emrini kendilerine rehber edindiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Her zaman daha iyinin, daha etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Farklı fikirleri zenginlik bildik. Yapıcı eleştiriyi, yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. Şurası bir gerçek ki istişare sadece ortak akla vesile olmaz. Aynı zamanda bereketi artırır, basireti derinleştirir, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, kadrolar arasındaki uhuvvet ve dayanışmayı daha da güçlendirir. 32'nci toplantımızı da yine bu anlayışla icra ediyoruz. İstişare toplantımız, daha öncekiler gibi yine partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, ülke siyasetine dair tüm meselelerin hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz bir zemin işlevi görecektir. Sizlerden gönlünüzden ve zihninizden geçenleri bizimle açık yüreklilikle paylaşmanızı özellikle rica ediyorum. Şimdiden bütün katılımcı kardeşlerime değerli fikirleri, önerileri ve yapıcı eleştirileri için teşekkür ediyorum."

'Şehitlerimiz, Her Zaman Başımızın Tacı Olacak'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "14 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. Bu terör saldırısında 2 askerimizi şehit verdik, 9 sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacak." ifadelerini kullandı.

'Faili Meçhuller, Beyaz Toroslar, Yanlış Uygulamalardı'

Erdoğan, 1984'teki ilk eyleminden sonra terörün Türkiye'de her geçen gün tırmandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"O günden sonra nice hükümetler geldi. Her biri 'terörün kökünü' kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu."

Hataların bedelinin hep beraber ödendiğini vurgulayan Erdoğan, "Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi, Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi." dedi. 

Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiklerinde terör meselesini çok boyutlu ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda 'sessiz devrim' niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ'yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini hemen, tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekatlarımız ve Suriye'de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi."

'Tarihte Yeni Bir Sayfa Açılmştır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası sona erme sürecine girmiştir. Türkiye, uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibariyle kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün Büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye yüzyılının kapıları ardına kadar aralanmıştır.

Bir kere burada şu hususun altını çizmek durumundayım. 1984'teki ilk eylem sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Dünyadaki örneklere bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz terörsüz Türkiye projesi, açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz.

‘Türkiye Aşkımızı Kimse Sorgulayamaz’

Ancak herkes şundan emin olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye'nin başını öne asla eğdirmeyiz. Terörsüz Türkiye projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz. En başta bütün Türkiye'nin şunu bilmesini isterim; İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki, hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve işte burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte Ak kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin haddi değildir, hakkı da değildir.

Türkiye'nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Bugün de anlayışımız, politikamız, istikametimiz sadece ve sadece Türkiye'nin hayrınadır. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz, ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz, ne yapıyorsak istiklalimiz için, istikbalimiz için yapıyoruz.

Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Kimse korkmasın, kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz.

Terör en başından itibaren bir sektör ve ekosistem oluşturdu. Terör karşıtı gibi görünenler de nemalandı. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. Rant kapıları kapanıyor. Çıkarları zedeleniyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar.

Korku yayarak milletin yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Terör bitecek göreceksiniz, hepsi işsiz kalacak. Bugün terör biterken terör istismarı da bitmektedir.

‘Türkiye Kazanmıştır’

Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap, 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır. Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, milletimize, huzurumuza kast edecek hiçbir girişimin içinde olmayız. Böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayaktadır. Çok daha kuvvetlidir, onurludur, istikbali için düne göre çok daha umutludur. 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Terör duvarı yıkılmaktadır. Aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı bayram etmeli.  

Biz tarih sahnesine dün çıkmış bir millet değiliz. Uzun bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Açın tarihin sayfalarına bakın. Kılıçlarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. Türk-Kürt-Arap bir arada ise beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Uzaklaştıklarında ise mağlubiyet vardır. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı, çünkü Türk-Kürt-Arap birbirinden kopmuştu. Ne zaman ayrıldık yenildik.

Türkiye'yi bölmeye kimsenin gücü yetmez ama bize zaman kaybettirdiler. Türk ile Kürt'ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda kim kazandı?

‘Türkiye Cumhuriyeti Hepimizin Ortak Yuvası, Ortak Çatısıdır’

Tarih tekerrür ediyor. Türk ile Kürt muhabbete kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs ittifakı yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye'nin şafağı söküyor. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, ortak çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz.

TBMM'de bir komisyon kurulacak. Cumhur İttifakı olarak AK Parti - MHP ve DEM Parti heyetiyle bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız.

Sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye'deki Kürt kardeşimin meselesi de bizim meselemizdir. Onlarla bu süreci görüşüyoruz, onlar da çok mutlu.

Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek. Türkiye istikrar ve güven içinde yürüyecek. Şunu altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız. Sular tersine akmaz. Akarsa da gerekeni yaparız. Kimse tedirgin olmasın. Türk çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt-Arap çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Annelerimiz evlat acısı çekmeyecek.

Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah'ın izniyle bir daha ayrılmayacak.

Silah teslimini kurulan mekanizma sayesinde titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları şehit babaları ellerinizi öpüyorum.

Türkiye'yi buraya şehitlerimiz, gazilerimiz taşıdı. Onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.

Aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Sürece destek olanlara bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimine de buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kalın sağlıcakla."