İşçilerden maden yasasına tepki
DİSK Dev Yapı-İş Kayseri Bölge Temsilcisi Haydar Baran büyük tartışmalara neden olan maden yasasına tepki göstererek, 'Maden yasa tasarısına karşı işçi sınıfı emekçi köylüyle dayanışma içinde olmalıdır. Dağları, dereleri, ovaları, su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını ve meraları yok eden tasarıya karşı mücadeleyi büyütmelidir.' Dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…
Türkiye’de büyük tartışmalara neden olan maden yasasına bir tepki de Kayseri’den geldi. DİSK Dev Yapı-İş Kayseri Bölge Temsilcisi Haydar Baran maden yasasına tepki göstererek,
Terk edilmiş yöntemlerle maden arama tehdidi büyüyor. Mesele çevrenin, doğanın aynı zamanda tarım ve hayvancılığın mahvı da olunca toplumsal kaygı da artıyor. Bu nedenle ülke genelinde giderek artan sayıda emekçi, doğasına ve yaşam alanlarına sahip çıkıyor. Maden tekellerine karşı birleşiyor, örgütleniyor. “Maden yasa tasarısına karşı işçi sınıfı emekçi köylüyle dayanışma içinde olmalıdır. Dağları, dereleri, ovaları, su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını ve meraları yok eden tasarıya karşı mücadeleyi büyütmelidir.” dedi.
Yasa teklifi ile doğal yaşam alanlarının maden tekellerinin emrine verildiğini belirten Baran, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Her şeye kar gözüyle bakan maden tekelleri durmuyor. AKP iktidarı ise yol temizliği yapıyor. Bunun için maden yasa tasarısını meclis gündemine taşıdı.
Meclise taşınan tasarı da neler var? Yasa teklifi doğal yaşam alanlarını maden tekellerinin emrine veriyor. Tarım alanlarının maden faaliyetlerine açılmasının önündeki engelleri temizliyor.
Yasa teklifi en fazla emekçi köylüyü vuruyor. Bu nedenle emekçi köylüler yasa teklifinin geri çekilmesini istiyorlar. Teklife karşı direniyorlar. Günlerdir Ankara'daki Cemal Süreyya Parkı’nda eylemlerini sürdürüyorlar. Maden avcısı kapitalist tekellerin tarımsal üretimi mahvettiğini, ‘Zeytin, fındık bir şehre ekmek verir, maden ise sadece zehir taşır’ haykırışıyla dile getiriyorlar.
AKP, meclise taşıdığı yasa tasarısı ile zeytinlikleri maden tekellerinin kullanmasının önündeki engelleri temizlemek istiyor. Maden yasa tasarısı kabul edilirse maden tekelleri büyük rant elde edecekler. Maden tekelleri zeytinliklerde ve koruma altındaki alanlarda madencilik yapabilecekler. Yasa çıkmadan önce köylüye verdikleri zararlar için ise bir kuruş tazminat ödemeyecekler.
Maden tekelleri sömürge yasası ile yetinmiyorlar. Koşulsuz yağmanın önünün açılmasını istiyorlar. Maden patronu ve killer tasarının mecliste onaylanması için her şeyi yapıyorlar. Yeni rant alanları elde etmek için her yolu mubah sayıyorlar.
AKP’nin kanun teklifi, madencilik ve enerji alanlarında yağmayı kolaylaştırıyor. Ormanı, suyu, toprağı ve kültürel mirası koruyan maddeler ise budanıyor. Vahşi madencilikten kaynaklı yıkımının önü açılıyor. Maden patronları için ÇED ve izin süreçleri kökten değiştiriliyor.
Düzenleme ile altın madeni baronları için kapılar ardına kadar açılıyor. İzinler de 'kamu yararı' aranmıyor. İzin işlemleri maden tekellerini önceleyen bir kurula veriliyor. Enerji tekellerinin ruhsatsız olarak üretime devam etmesinin önü açılıyor. Madencilik ve enerji alanındaki baronlarının önündeki engeller temizleniyor. Ormanına, suyuna, toprağına sahip çıkan emekçi köylü can evinden vuruluyor.
Maden yasa tasarısına karşı işçi sınıfı emekçi köylüyle dayanışma içinde olmalıdır. Dağları, dereleri, ovaları, su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını ve meraları yok eden tasarıya karşı mücadeleyi büyütmelidir. Emekçi köylülerin yaşam alanlarını, köylerini yok eden ekokıyıma cepheden karşı çıkmalıdır. Doğal yaşamı ve emekçi köylüye kaybettiren maden yasasına geçit vermemelidir.
Kapitalizm temel olarak doğayı yok etmek ister. Emeğin ve doğanın sömürüsü doğru orantılıdır. Emeğin sömürüsü anlamında sınıfsal, doğanın sömürüsü anlamında ekolojik mücadele işçi sınıfı için olmazsa olmazdır.
Doğan mahvına yol açan kapitalist madencilik emekçi köylüyü doğal yaşamının dışına itiyor. Aynı maden tekelleri işçileri sağlıkları ve güvenliklerini hiçe sayan koşullarda çalıştırıyorlar. Siyanürlü ortamda çalışan işçiler ölüyorlar. Tonlarca toprağın altında kalıyorlar. Bu kitlesel işçi katliamının unutulmayan örneği İliç'tir. Bu nedenle işçi sınıfı maden yasa tasarısını karşı çıkmalıdır.
Emekçi köylüye ait olan milyonlarca metreküp suya el koyan maden tekelleri su kaynaklarını da kurutuyorlar. Su kaynaklarının kurutulması toplumsal bir sorundur. Bundan emeğin tüm toplumsal kesimleri zarar görüyorlar. Bu nedenle emekçi köylülerin doğanın yıkımına karşı yükselttikleri sesi meydanlara taşımak işçi sınıfının, emeğin toplumsal kesimlerinin görevidir.
İşçi sınıfı vahşi madenciliğe son verilmesi için mücadeleye öncülük etmelidir. Her yeri kuşatan vahşi madenciliğe karşı mücadele etmek, emekçi köylüyle omuz omuza olmak her onurlu işçinin ertelenemez görevidir. “