Dikkat çeken asgari ücret teklifi: Asgari ücret 33 bin lira olmalı

Yeni Yol Grubunun haftalık grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, Aralık'ta başlayacak asgari ücret görüşmeleri öncesinde, 2026 yılı için asgari ücret teklifini açıklayarak, asgari ücretin en az 33 bin lira olması gerektiğini söyledi. Ayrıntılar Kayseri Olay haberde…

Dikkat çeken asgari ücret teklifi: Asgari ücret 33 bin lira olmalı
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Saadet Partisi Genel Başkanı Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, TBMM Yeni Yol Grubu’nun haftalık olağan grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Dikkat çeken asgari ücret teklifi: Asgari ücret 33 bin lira olmalı

Konuşmasına Gazze’deki gelişmelerle başlayan Arıkan,  “Tüm dünya, 9 gün önce, 13 Ekim’de, Şarm el Şeyh’te, Trump’ın ‘barış güvercini kostümüyle’ sahne aldığı bir tiyatroya tanıklık etti. 2 yıldır Birleşmiş Milletler sözleşmesinde, tüm uluslararası metinlerde “soykırım” tanımına eksiksiz uyan bir vahşetin ardından Gazze’de ateşkes ilan edildi. Ateşkesle birlikte; katliamlar duracak, insani yardımlara izin verilecek, Gazze’de işgale son verilecekti. Peki ne oldu? Biz, şunun farkındaydık; karşımızda, Lübnan ile geçtiğimiz yıl Kasım ayında yaptığı ateşkesi bugüne kadar 4 bin 952 kez ihlal eden ‘arsız İsrail’ vardı. Bizler bu anlaşma imzalanmadan önce uyarılarımızı yaptık: ‘Bu anlaşma İsrail'in esirleri alması için bir tuzak olmasın, her gün kaybeden ordusu için bir mola olmasın!’ dedik… Peki ne oldu? Anlaşmanın daha mürekkebi kurumadan İsrail katliamlara başladı! Ne katliamlar durdu, Ne insani yardımların önü açıldı, Ne de Gazze’de işgal bitti…  Şu 9 günde 130 kez ateşkes ihlal edildi. İnsani yardım akışının, İsrail’in denetimine verilmesi, ablukayı tamamen kurumsallaştırdı.” dedi. 

Trump ile imza atarken poz kesenler nerede?

Konuşmasında garantör ülkelere ve liderlerine de seslenen Arıkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: 
Şimdi sormak istiyoruz; Bu garantör ülkeler nerede? Trump ile imza atarken poz kesenler nerede? İmzaların ardından gelen yükümlülükler nerede? Anlaşma metni ile fotoğraf çektirenler nerede? Attığınız imzalar, temsil ettiğiniz devletlerin şeref ve ciddiyetidir. Bu şerefe sahip çıkmak, mazlumların yanında durmak; attığınız imzaların gereği ve mecburiyetidir.
Ama daha 9 günde İmzaladığınız antlaşma bir kağıt parçasına dönüştü, çıkıp bir şey demeyecek misiniz?
İsrail’e dönüp; ‘Garantörü olduğum antlaşmayı ihlal edemezsin, yoksa sonuçlarına katlanırsın!’  diyecek bir lider yok mu? Allah aşkına siz kimin garantörüsünüz? Akrep sokmaktan vazgeçmez! İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı açık açık;‘Artık rehineleri teslim aldığımıza göre,
savaşa geri dönmeli ve Gazze’nin üzerine cehennemin kapılarını açmalıyız.’ dedi. Biz de, tarihi sorumluluğumuzun gereği olarak, bu bölgenin bir cehenneme dönmemesi için iktidarı -bir kez daha- uyarıyoruz:
Şarm el Şeyh tiyatrosunda oyuncu olmayınız.
Filistin hakkında bizim gibi düşünen devletlerle sıkı bağlar kurunuz. 
Ve en önemlisi iktidarınızın geleceğini ABD ve İsrail ile stratejik müttefiklikte görmekten vazgeçiniz.”

Türkiye’siz Kıbrıs, Kıbrıs’sız Türkiye olmaz!

Konuşmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan seçimlere yer veren Arıkan, Türkiye’nin Kıbrıs halkının mesajını doğru okuması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Hafta sonu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Seçim sonuçlarının hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Kıbrıs halkının verdiği kararı saygıyla karşılıyoruz. Seçim sonuçları ile ilgili; Ada’nın sosyolojisini hesaba katmadan, aceleci davranarak, ortaya çıkan sonuçların faturasını oradaki soydaşlarımıza kesmek kolaycılık olur. Doğru yaklaşım Kıbrıs halkının verdiği mesajı doğru okuma gayretini ortaya koymaktır. Türkiye’ye düşen, Ada’daki kardeşlerimizin şikayetlerini, tercihlerinin arka planına odaklanmaktır. Biz 51 yıl önce tüm Ada’ya barış ve huzur getirmek için, Kıbrıs Barış Harekâtını yapmış bir siyasi hareketiz. Bu noktada tarihi sorumluluğumuzun bir gereği olarak, şu uyarıyı yapmak istiyoruz. Kıbrıs, milli bir davadır! Bu dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en önemli önceliği, başta dost ülkeler olmak üzere, tüm dünya nezdinde KKTC’nin tanınmasını sağlamak olmalıdır. 1974 Barış Harekâtı başta olmak üzere, şehit kanlarıyla elde edilmiş kazanımlar hiçbir bahane ya da gerekçeyle pazarlık konusu yapılmamalıdır. Bütün bunların yanında, önümüzde günlerde çok büyük bir tehlike görüyoruz. 1 Ocak 2026 tarihinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği dönem başkanı olacak. Bilindiği gibi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Annan Referandumundan 1 hafta sonra 1 Mayıs 2004 tarihinde Rumları ‘hayır’ dedikleri için ödüllendirir gibi ‘“Kıbrıs Cumhuriyeti’ adıyla AB üyesi yapılmıştı. Yani Annan Planı’nın bir tuzak olduğunu anlamak için 1 hafta yeterli oldu! Şimdi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Avrupa Birliği dönem başkanı olacak. KKTC’deki seçim sonuçları üzerinden maddi destekler ve manevi baskılarla; federasyon tartışmaları üzerinden kafa karışıklığı olarak gördükleri alanları istismar etmeye çalışacaklar. Burada uyanık olmak zorundayız. Türkiyesiz Kıbrıs, Kıbrıssız Türkiye olmaz. Elbette KKTC bir devlettir! Kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi vermektedir. Türkiye’ye düşen görev, her zaman olduğu gibi KKTC’nin yanında olmaktır. Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin istismar stratejilerine karşı, olası tehdit ve tehlikelerin boyutları konusunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanına destek vermek ve riskler konusunda uyarmaya devam etmektir.

Düşman nidalarının gölgesinde “barış umudu” büyümez

‘Terörsüz Türkiye’ olarak adlandırılan sürece çekincelerini ifade ederek destek verdiklerini belirten Arıkan, Diyarbakır’da düzenlenen gösterilerde yaşananlara dikkat çekerek, açıklamalarını şöyle sürdürdü: Bizim bu süreçteki en büyük çekincemiz: Sürecin tek taraflı ajandalara kurban edilmesiydi. Geldiğimiz noktada; bu çekincemizde haklı olduğumuzu, sürecin hala fay hatlarında yürütüldüğünü görüyoruz. Buradan çok net ifade ediyoruz! Bütün süreci ‘Öcalan’ın Özgürlüğüne’ indirgemek, Tek kelimeyle sürece ihanet olur! Toplumsal birliğin, kardeşliğin tesisi için çıkılan bu yolda, Kazanım, -asla- bir kişinin özgürlüğü olmamalıdır! Yaklaşık 50 yıl boyunca yapılan en büyük hatalardan birisi: Kürt Meselesi ile PKK sorununu birbirine karıştırarak; PKK, Kürtlerin sanki tek temsilcisiymiş gibi görülmesiydi. Şimdi de; Öcalan’ın süreç için tek mercii olarak görülmesi Altını çiziyorum -hayati bir hatadır-. Sürecin her bir paydaşı buna dikkat etmek zorundadır. Diyarbakır’da yapılan ‘Özgürlük Yürüyüşlerinde’ ortaya çıkan görüntüler, ‘çözüme’ ancak gölge düşürmüştür. Emniyet güçlerimize karşı ‘düşman’ diye bağırmak hiç kimseye, hiçbir çözüm getirmez. Düşman nidalarının gölgesinde ‘barış umudu’ büyümez, büyüyemez. Bu yüzden; Türkiye’nin tarihsel meselelerinin günlük siyasete alet edilmemesi ve kısa vadeli politik hedeflere meze haline getirilmemesi gerektiğinin altını tekrar tekrar çiziyoruz.”

Elazığ Belediyesine ne oldu?

Açıklamasında belediyelere yönelik ‘yolsuzluk’ operasyonlarına da değinen Arıkan, “İşte geçtiğimiz günlerde Aziz İhsan Aktaş iddianamesi tamamlandı. Aziz İhsan Aktaş'a 704 yıl Belediye Başkanlarına 12 ile 415 yıl arasında cezalar istendi. Peki aynı kişiyle, aynı ihaleyi yapan ve hala davası devam eden Elazığ Belediyesine ne oldu? Diğer AK Partili belediyelere ne oldu?  Muhalif belediye başkanlarına 100 yıllık cezaların yağdırıldığı bir yerde AK Partili belediyelere birkaç yıl bile ceza düşmeyecek mi? Bu arada, hakkında 704 yıl istenen Aziz İhsan Aktaş elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor; Biz böyle yaparsak adaleti güveni nasıl sağlayacağız! İç cepheyi böyle yaparsak nasıl güçlendireceğiz!”

Asgari ücret 33 bin lira olmalı

Asgari ücret tespiti için sürecin başladığını hatırlatan Arıkan, asgari ücret AK Parti’nin değil, Milletin ihtiyacına göre belirlenmesini gerektiğini ifade ederek, "Ha bu arada delikli hortumla yangın söndürmeye çalışan
Mehmet Şimşek'in selamını aldınız mı, bilmiyorum!
2026'da da emekliye, işçiye, asgari ücretliye, memura, çiftçiye gün yüzü yok diyor.
Nerede söylüyor işte bu 2026 bütçesinde diyor!
Emekliye sabırlı ol,
İşçiye biraz daha fedakârlık yap,
Memura biraz daha ‘idare et’ kardeşim,
Çiftçiye ölmüşsün ama ağlayanın yok,
faizcilere ise içiniz ‘rahat olsun' diyor.
Biz; milletimizin alın terini faize peşkeş çeken bu selamı almıyoruz! Almayacağız ve bununla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Sayın Şimşek bütçede millete selam verdiği gibi; ABD’den de kara haberi verdi. ‘Bu yıl yüksek enflasyonu düşüremeyeceğiz. çünkü zirai don ve kuraklık üretimi kötü etkiledi’ dedi. Enflasyon hedefi tutar tutmaz tartışmaları devam ederken, asgari ücret görüşmeleri başladı. Geçtiğimiz yıl da asgarî ücret artışını bu tahminlere dayanarak yapmışlardı. İktidar şimdiden TÜİK aracılığıyla altyapıyı hazırlamaya rakam oyunlarıyla asgarî ücretliye üç kuruş zam vermenin derdine düşmüş durumda. Lafı çok uzatmaya gerek yok! Gıda enflasyonun yüzde 36 olduğu; kira enflasyonunun yüzde 70 olduğu, bankaların ‘kira kredisi’ vermeye başladığı, Eğitim enflasyonunun yüzde 66 olduğu; doğalgaz fiyatının yüzde 44 arttığı; bir Cumhuriyet Altının 40 bin TL olduğu bir ülkede asgari ücret AK Parti’nin değil, Milletin ihtiyacına göre belirlenir. Öncelikle, Asgari ücret artık açlık sınırına yenilmemeli. Açlık sınırına 1 ay bile dayanamayan ZAM olmaz. Dolayısıyla buradan ilan ediyoruz: Asgari ücret -en az- yüzde 50 zam ile 33 bin lira olmak zorundadır. Bundan bir kuruş aşağısının kabul edilmesi mümkün değildir! Bunun altındaki her rakam bu millete zulümdür, emek hırsızlığıdır. Biz bu süreçte asgari ücretlimizin, emekçimizin yanındayız. Haklarını sonuna kadar savunacağız!”