Darp iddiası sendikaları karşı karşıya getirdi: SES, 'Asılsız beyanatlar verilmiştir'

Kayseri Şehir Hastanesi'nde yoğun bakım ziyaretinde yaşanan tartışma, darp iddiaları ve sendikalar arası açıklamalar devam ediyor.

Darp iddiası sendikaları karşı karşıya getirdi: SES, 'Asılsız beyanatlar verilmiştir'

Kayseri Şehir Hastanesi yoğun bakım servisinde yaşanan olaylar, hem sağlık camiasında hem de kamuoyunda geniş yankı buldu. Kendisi de sağlık çalışanı olan Fatma Doğan, yoğun bakımda yatan eşini ziyaret sırasında hemşire ve doktor tarafından darp edildiğini iddia ederek şikayetçi oldu. Olayın ardından iki sendika arasında da sert açıklamalar yapıldı.

Fatma Doğan ve oğlundan darp iddiası

Olaya tanıklık eden Fatma Doğan’ın oğlu Avukat Onur Sergen Doğan, önce kendisi girerek babasını gördüğünü ve doktordan bilgi aldığını ardından da annesinin görmek için hazırlanarak servise yöneldiğinde hemşire ve doktorun annesinin üzerine yürüdüğünü, kendisinin araya girdiğini ifade etti. Onur Sergen Doğan, annesinin darp raporu aldığını belirterek, Yenişehir Polis Merkezi’ne giderek şikayetçi olduklarını da sözlerine ekledi.

Türk Sağlık-Sen'den açıklama

Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Kamil Ünal ise iddiaların "çarpıtıldığını" savundu. Kayseri Olay'a açıklamalarda bulunan Ünal, Fatma Doğan'ın Kayseri Şehir Hastanesi personeli olduğunu hatırlatarak, oğlunun annesine ait kimlik kartı ile defalarca anestezi yoğun bakıma girdiğini öne sürdü. 

Başkan Ünal açıklamasında, "Burası anestezi yoğun bakım. Her şeyden önce hasta sağlığı açısından burada ziyaretlerin kısıtlı ve ilgili kişilerin kontrolünde yapılması gerekiyor. Çünkü hastalar savunmasız ve enfeksiyon riski mevcut. Sağlık çalışanı arkadaşlarımız doktorların izni dahilinde, hasta yakınlarının psikolojik durumunu da göz önüne alarak, mümkün olduğu kadar yakınlarının ziyaretine izin veriliyor. Ancak sağlık çalışanı annesinin kimliğini kulanan beyefendi, bu izinler dışında da, 18 gün boyunca değişik defalarda yoğun bakıma girmiş. Kimi zaman kendini hastane çalışanı, kimi zaman sağlık müdürlüğünün, kimi zaman ise hastanenin avukatı olarak tanıtmış. Durumun fark edilmesinin ardından da son ziyaretlerinde kurallara uyması istenince, iddiaların aksine kendisi ve annesi sağlık çalışanlarımıza müdahale etmişler, bunun paralelinde de sağlık çalışanlarımız beyaz kod vermiş” ifadelerine yer verdi.

SES'ten karşı açıklama

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Kayseri Şubesi ise yaptığı basın açıklamasında sağlık emekçilerinin yaşadığı genel sorunlara dikkat çekti. Sendika, Covid-19 salgını ve 6 Şubat depremi gibi felaketlerin sağlık çalışanlarının stres ve iş yükünü dramatik bir şekilde artırdığını belirtti. Sağlık emekçilerinin yüksek iş yükü, sürekli değişen koşullar ve insan yaşamıyla ilgilenme sorumluluğu gibi faktörler nedeniyle "duygusal tükenmişlik, yabancılaşma ve duyarsızlaşma" riskiyle karşı karşıya kaldıklarını vurguladı.

SES, üyesi Fatma Doğan'ın eşini yoğun bakımda ziyaret etme girişiminin "empati ve vicdandan yoksun" bir şekilde engellendiğini, "sorun çıkarılarak keyfi bir şekilde beyaz kod verildiğini" ve "emir kipleriyle azarlayarak konuşulduğunu" iddia etti. Hastane yönetiminin sessizliğini eleştiren SES, Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Kamil Ünal'ın basına yaptığı açıklamaları "asılsız beyanatlar ve iftiralar" olarak nitelendirdi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası (SES) Kayseri Şubesi yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Ülkemizin yaşamış olduğu felaketler, Covid-19 salgını, 6 Şubat depremi tüm dünyayı derinden etkilediği gibi sağlık emekçilerinin stres ve iş yükünü dramatik bir şekilde arttırmıştır. Sağlık emekçilerinin istek ve ihtiyaçlarının yeterince karşılanmaması, sürekli psikolojik risklere maruz kalmaları, fiziksel ve zihinsel yorgunluk, uzun saatler ağır şartlar altında çalışmaları sonucunda birçok sorunla karşı karşıya kalınmıştır.

Sağlık Emekçileri olarak, yüksek iş yükü, sürekli değişen koşullar, insan yaşamının önemli bir parçasıyla ilgilenme sorumluluğu gibi zorlu ve stresli faktörlerle dolu bir alanda çalışıyoruz. Bu zorluklarla başa çıkmak zorunda kalan sağlık emekçilerinde birçok psikolojik sıkıntıya sebep olabilmektedir. Yaşanan zorluklar çalışanlarda, duygusal tükenmişlik yaşama riskini artırabilmektedir.

Duygusal tükenme, sürekli stres, iş talepleri ve mesleki beklentilerin sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Sağlık kurumlarında çalışanlar, hastaların acılarını hafifletmek, onları iyileştirmek ve desteklemek gibi önemli sorumluluklar üstlenebilmektedir. Bu karşılaştıkları sürekli duygusal yük, çalışanların kendi duygusal kaynaklarını tüketebilmekte ve duygusal tükenmişliği tetikleyebilmektedir. Duygusal tükenmişlik, iş tatminsizliği, motivasyon kaybı, depresyon ve mesleki performans düşüklüğü gibi olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.

Sağlık kurumlarındaki çalışanlar tükenmişliğin yanı sıra yabancılaşma riskiyle de karşı karşıya kalabilmektedir. Yabancılaşma, çalışanların işleriyle, meslekleriyle veya çalışma ortamlarıyla ilişkilerini yitirdikleri bir durum olarak tanımlanmaktadır. Özellikle yoğun çalışma temposu ve tekrarlayan rutin işler nedeniyle, sağlık çalışanları kendilerini işlerine yabancılaşmış hissedebilmektedirler. Bunun sonucunda, çalışanlar, hastalarla duygusal yakınlık kurmaktan uzaklaşabilmekte, hasta bireylerin kişiliği ve hikâyeleri arasındaki bağı kurmakta zorluk yaşayabilmektedirler. Bu durum, emekçilerin motivasyonlarını ve iş doyumunu olumsuz etkileyebilmektedir.

Yabancılaşma en genel tanımıyla değerlerin yokluğunun getirdiği içe dönük bir tutum ve çağdaş insanın sosyal süreçlere dâhil olamamasından kaynaklanan sosyo-psikolojik rahatsızlık halidir. Sağlık alanı gibi telafisi olmayan bir alanda çalışan sağlık emekçilerinin yabancılaşma yaşaması sadece kendisini değil aynı zamanda hastaları, hasta yakınlarını ve toplumu da yakından etkilemektedir.

Duyarsızlaşma; genel anlamda iş görenin yaşadığı tükenmişliğin artık sıradanlaşması ve işle ilgili belirlediği hedefinin belirginliğini yitirerek yok olması ile ortaya çıkmaktadır. Duyarsızlaşan bireyler, çevresinde etkileşimde bulundukları kişilere ve çalıştıkları örgüte karşı mesafeli, umursamaz ve alaycı bir tavır sergilemeye başlamaktadırlar. Duyarsızlaşma, etkileşim halinde olduğu kişilere karşı olduğu gibi, işyerine karşı da negatif ve ön yargılı tutumların gelişmesi ile karakterizedir. Bu durumdaki kişiler nazik olmayı reddedebilir, insanlara kötü davranarak onları küçümseyebilmektedirler.

Sağlık emekçileri olarak sadece sağlık hizmeti vermiyoruz aynı zamanda sağlık hizmetini, insan olduğumuz için bizler de alıyoruz. Hasta ve hasta yakını olabiliyoruz. 30 yıllık tecrübeli bir sağlık çalışanı olan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) sendikamızın üyesi Fatma DOĞAN gibi. Eşi görev yaptığı Kayseri Şehir Hastanesinde yoğun bakımda son nefesine sayılı dakikalar kalmışken, ziyaret saatinde oğlu  içeride bulunduğu için eşini görmesi, oradaki empati ve vicdandan yoksun görevli hemşire ve doktor tarafından engellenmiş, sorun çıkararak keyfi bir şekilde beyaz kod vermişlerdir. Kendini sorumlu hemşire olarak tanıtan kişi tarafından yüksek tondan, emir kipleriyle azarlayarak konuşulması Fatma Doğan’ı derinden yaralamıştır. Hastane yönetimi ve personel tarafından yapılan bu anlayışsızlık, haksızlık, zorbalığı kendileri yapmamışlar gibi hastane yönetimi susarken üyemiz Fatma DOĞAN ve oğlu Onur Sergen Doğan’a Türk Sağlık Sen şube başkanı Kamil Ünal tarafından yerel basına asılsız beyanatlar verilmiş ve iftira atılmıştır. Bugüne kadar iş yükü, emeğin sömürülmesi ve yabancılaşma konusunda tek bir açıklama yapmayan, amacı çalışan haklarını korumak ve iyileştirmek yönünde çabalamak olması gerekirken bu konuda tek bir açıklaması bulunmayan bir sendika başkanının bu konu hakkında açıklama yapmasını da kınıyoruz. Ayrıca bu sarı sendika emekçilerin haklarını almasına yardımcı olmak yerine olan hakların kaybına ve gerilemesine neden olmaktadır. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır timsali kamu oyu yanıltılmaktadır. Üyemiz gerekli yasal işlemleri başlatmış ve gereken hukuksal mücadelede ayrıca verilecektir. "