Borsada neler oluyor? Kayserili finans profesörü acı tabloyu tek tek anlattı!
Kayserili ünlü Finans Profesör Derviş Boztosun, Borsa İstanbul'un klasik finans teorileri veya davranışsal finans çerçevesiyle açıklanamayacak bir noktaya geldiğini belirtti.
Kayserili ünlü Finans Profesörü Derviş Boztosun, Türkiye sermaye piyasalarındaki mevcut durumu sert bir dille eleştirdi. Boztosun, piyasanın artık matematik ve finans teorileriyle değil, "güç ve akış" ile yönetildiğini belirterek yatırımcıyı uyardı.
Profesör Derviş Boztosun, Borsa İstanbul’un klasik finans teorileri veya davranışsal finans çerçevesiyle açıklanamayacak bir noktaya geldiğini belirtti.
Piyasadaki hareketleri "bilinçli bir rasyonalite kaybı" olarak nitelendiren Boztosun, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye sermaye piyasaları bugün ne klasik finans teorileriyle ne davranışsal finans çerçevesiyle ne de piyasa düzenleme refleksiyle açıklanabilir bir noktada. Bu borsa sadece dalgalanmıyor; rasyonaliteyi bilinçli biçimde tahtadan kaldırıyor.
Bir süredir yaşadığımız manzara, yatırımcının sahada kurallı bir oyuna değil, tek merkezden yönetilen bir gösteriye şahit olduğunu düşündürüyor. Çarpıcı olan şu ki: Bu gösterinin hiçbir sahnesinde küçük yatırımcıya yer yok, yalnızca seyirci koltuğu ayrılmış durumda.
Pahalı daha pahalı, ucuz yerinde sayıyor
Bugün Borsa İstanbul’un en net gerçeği şu: F/K’sı 150 olan tavan tavan giderken, F/K’sı 1.5 olan yerinde saymakla kalmıyor, düşüyor. ‘Değer’ artık ölçü değil, likidite akışının seçtiği kulis.
Ucuz olanın ucuz kalmasının nedeni şirket performansı değil; kimsenin dönüp bakmaması, bakmak zorunda hissetmemesi, oraya yönlendirilmemesi.
Kâr açıklayan düşüyor, zarar açıklayan yükseliyor
Bu tablo klasik finans literatürünü değil, piyasanın vicdanını sorgulatıyor. Kâr açıklayan şirket düşüyor çünkü beklenti çoktan fiyatlanmış, hikâye bitmiş oluyor.
Zarar açıklayan yükseliyor çünkü piyasa artık bilanço değil, anlatı satın alıyor. Kâğıt üzerindeki sonuçlar değil, kulağa fısıldanan beklenti primleniyor.
SPK Görmüyor mu? Elbette görüyor. Ama müdahale süreçleri prosedüre boğulmuş durumda.
3 gün tavan yapan hissede ‘olağandışı hareket’ tespiti yapılır, inceleme başlar, rapor hazırlanır, tedbir gelir… Ve o esnada büyük oyuncu pozisyonunu çoktan boşaltmıştır.
Borsada bugün denetim geriye çalışıyor, yatırımcıyı korumuyor; yalnızca tespit ediyor.
Küçük yatırımcı yine yetim, yine öksüz
Bu cümle duygusal bir itiraz değil, yapısal bir gerçektir: Kazandığında sorgulanan, kaybettiğinde yalnız bırakılan, tavan olduğunda tedbir alan, çöküş yaşadığında kaderine terk edilen hep aynı kesim: bireysel yatırımcı.
Türkiye’de sermaye piyasasının adalet terazisi hiçbir dönemde bu kadar görünür biçimde şaşmamıştı.
Rasyonalite kayboldu mu?
Evet. Ama sonsuza kadar değil. Bu piyasa yeniden dengeye gelecek. Çünkü irrasyonel fiyatlama doğası gereği sürdürülebilir değil.
O gün geldiğinde: Hikâyeler değil bilançolar, spekülasyon değil nakit akışı, ‘al götür’ değil değerleme konuşulacak.
Ve o gün geldiğinde en büyük avantaj, bugün ‘hayatta kalabilmiş sermaye’ olacak.
Son söz
Bugün Borsa İstanbul, ekonomi kitaplarının anlattığı arbitraj, değerleme, fiyat istikrarı kavramlarının ötesinde işliyor. Bu piyasanın dili artık matematik değil, güç ve akış. Ve bu tabloyu izleyen herkesin zihninde aynı soru var: ‘Bu oyunda yatırımcı ne zaman korunacak, ne zaman duyulacak?’
Cevabı hâlâ bekliyoruz. Yıllardır sırtına vurulan küçük yatırımcı, bugün de aynı yerde duruyor: Hâlâ yetim. Hâlâ öksüz."