BBP Genel Başkanı ortaklarına güveniyor ama…

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, sorulan bir soru üzerine 'Terörsüz Türkiye' süreciyle ilgili olarak, 'Ben hükümetime güveniyorum. Cumhur İttifakı ortaklarımızın abdestinden şüphe duymuyorum. Ama ben karşımızdaki terör örgütünün elebaşlarına, İmralı canisi başta olmak üzere, Kandil'dekilere de onların siyasi uzantılarına da güvenmiyorum. Çünkü onlar hainler topluluğu.' Diye yanıt verdi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…

BBP Genel Başkanı ortaklarına güveniyor ama…
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Partisinin Develi İlçe Kongresi’ne katılmak üzere Kayseri’ye gelen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Destici, Türkiye’nin Gazze konusunda daha etkin bir rol alması gerektiğini ifade ederek, “Artık ben Türkiye'nin ve İslam dünyasının harekete geçme zamanının geldiğini düşünüyorum. İsrail'i bombalayalım demiyorum şu anda. İnşallah o da bir gün olacaktır. Bugün yapılacak olan İslam ülkeleri bir araya gelmeli. Türkiye bunu teklif etmeli ve bir yardım filosu oluşturmalı. Hem denizden hem karadan ve bu yardım filoları Gazze'ye girmeli ve yardımları insani bir şekilde ulaştırmalı ve Gazzelilerin onurunu lekelemeden bu yardımlar onlara verilmeli. Şayet İsrail bu yardım konvoylarını da onlarca İslam ülkesinin oluşturduğu yardım konvoylarını da ki onların yanında güvenliğini oluşturacak güçler de olmalı. Bunları da bombalarsa artık yapacak bir şey yok. Artık herkes gereğini yapar.” dedi. 

İsrail cami duvarına işiyor!

İsrail’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hedef almış gözüktüğünü belirten Destici, “Buradaki hedef sadece İsrail'in Doğu Akdeniz'deki kendi enerji güvenliğini sağlamak değil. Aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kalesi. Son uç noktası, sınır noktası. Oradan Türkiye'nin jeopolitik olarak gücünü de zayıflatmayı düşünüyor. Yani İsrail'in bir hedefi de bu. Burada kimden destek alıyor? Güneydeki Rumlardan alıyor. Yunanistan'dan alıyor. Yine ABD başta olmak üzere diğer Avrupa devletlerinden alıyor.  Ama elbette ki Türkiye buna müsaade etmeyecek. Sadece garantör ülke olarak değil, Kuzey Kıbrıs Türkiye'nin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye toprağı neyse, Kıbrıs toprağı da odur. Dolayısıyla da oranın gerçek sahibi Türkiye'dir. Türklerdir ve dolayısıyla da İsrail'in ne düşünürse düşünsün. Türkiye elbette ki buna müsaade etmeyecektir. Bu gücü de bu kudreti de vardır. İsrail'in olası bir Kuzey Kıbrıs hamlesi cami duvarına işemesi gibi bir şey olacaktır. Elbette ki İsrail'in başına bir gelecek vardır. Ve ben inanıyorum ki yine elbette ki başına gelecek de yine Türklerden olacaktır. Buna da inanıyorum.”
Suriye’deki gelişmeleri de değerlendiren Destici, 
Konu Suriye'ye gelmişken biz elbette Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız.
Suriye'de Esad rejiminin değişmesinden memnunuz. Ama bu yeni rejimde de adaletli bir oluşum bekliyoruz. Şimdi sadece iktidarı elinde tutan gücün çevresinden bir yönetim kurulursa bu elbette ki herkesi rahatsız eder ve Suriye'nin birliğini tesis etmesini de güçlendirir. Burada bakın şu anda geldiğimiz noktada. PYD, YPG yani PKK'nın Suriye kolu silah bırakmayacağını, kendini feshetmeyeceğini çok açık bir şekilde açıklıyor. Hatta buna ilave Suriye merkezi hükümetine de entegre olmayacağını söylüyor. Biz başından itibaren söyledik. Bunlar bırakmayacak diye. Çünkü PKK'nın silah bırakmasından anladığımız ya da beklenen nedir? Sadece de Türkiye içinde faaliyet gösteren silahlı terör örgütü PKK değil, bunun Kandil'i de, Irak'taki kolu da İran'daki PJAK ve Suriye'deki PYD YPG'si, SDG'si de bırakacaktır. Onlar bırakmadığı zaman, onlar kendilerini feshetmediği zaman PKK silah bırakmış ya da kendini feshetmiş sayılmaz. Ve şu anda gördüğümüz tablo gelinen tablo nedir? Suriye'nin kuzeyindeki yapı PKK yapısı kesinlikle silahını bırakmamıştır ve bırakmayacağını söylemektedir. Kendini feshetmemiştir. Ve Suriye merkezi hükümetiyle de anlaşmaya yanaşmamaktadır. Çünkü şu anda Suriye'nin üçte bir toprağını ABD desteğiyle kontrol etmektedir. Ve bundan da Kendi silahlı gücünü de Suriye ordusuna devretmeyeceğini söylemiştir.

Meydan PYD/YPG’ye kaldı

Şimdi gelinen bu noktada şunu sormak gerekir diye düşünüyorum. Peki Özgür Suriye Ordusu niye devretti? Suriye Milli Ordusu niye devretti? Suriye Milli Ordusu şunu söylemesi gerekmez miydi? Efendim PYD de devretsin, tamam biz de devredelim. Dürzüler de devretsin, biz de devredelim. Şimdi Üç yüz bin kişilik Suriye Milli Ordusu hiç şartsız tabii oldu Suriye merkezi hükümetine. Silahını bıraktı. Bütün gücünü oraya teslim etti. Meydan kime kaldı? PYD'ye, YPG'ye kaldı. 80 bin kişilik Türkmen kuvveti vardı. Sultan Murat Tugayları vardı. Başkaları vardı. Bunlar bir çırpıda terk ettiler. Niye, Suriye'de birlik olsun. İşte iç istikrar sağlansın. Peki PYD niye bırakmıyor? Alan onlara kaldı. Bu terk etmenin karşılığında da ciddi bir şey de alınmadı. Suriye merkezi hükümetinde Türkmen bakan yok. Türkmen valiler yok. Şimdi bunlar hep ders hep ibretlik ders.” 

Onlar hain!

Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Destici, sorulan bir soru üzerine ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini değerlendirdi. DEM Parti’nin ‘Terörsüz Türkiye’ sözünden rahatsızlık duymasını eleştiren Destici, “Bunun terör tarafından mı rahatsızsınız? Türkiye tarafından mı? Terör sözünden mi? Şimdi biz elbette ki terörsüz Türkiye istiyoruz. Terörsüz Türkiye'nin terör örgütüyle müzakere ederek masaya oturularak sağlanabileceğine inanmıyorum. Neden? Bir geçmişte bunun örnekleri var, yaşanmışlıklar var. Bir tecrübemiz var. Evet, ben devletime güveniyorum. Benim ordum, devletim PKK'yı yenmiştir, ezmiştir, bitirmiştir. İçeride, dışarıda da bunu yapacak gücü vardır. Ben hükümetime güveniyorum. Cumhur İttifakı ortaklarımızın abdestinden şüphe duymuyorum. Ama ben karşımızdaki terör örgütünün elebaşlarına İmralı canisi başta olmak üzere, Kandil'dekilere de onların siyasi uzantılarına da güvenmiyorum. Çünkü onlar hainler topluluğu. Yani hainler bu açık ve net. Hain olmalarının yanında bir de ipleri başkasının elinde. İpleri ABD'nin elinde ya da emperyalistlerin elinde. Bakın şu ana kadar yaptıkları açıklamalar ne? Terörsüz Türkiye istemiyorlarmış. Bu cümleden rahatsızlarmış. Ne istiyorlarmış? Demokratik dönüşüm istiyorlarmış. Halkların kardeşliğini istiyorlarmış. Mezopotamya halklarıyla Türkiye halkları kardeş olsun istiyorlarmış. Bak, bak, bak. Bu cümleler tam bir siyasi bölücünün kullanacağı cümlelerdir. Bir hainin kullanacağı cümlelerdir. Bunlar bu cümleleri kullanıyor hala. Peki sen demokratik dönüşümden neyi kastediyorsun? Neyi istiyorsun? Bunu bir söyle bakayım, bunu bir görelim. Şimdi mecliste komisyon kuruldu, orada dinleyeceğiz. Orada söyleyecekler. Açık ve net. Bakın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ismini değişmesini istiyorlar. Vatandaşlık kavramının değişmesini istiyorlar. Türklüğün anayasadan çıkarılmasını istiyorlar. Dilimizin yanına bir başka dil konmasını istiyorlar. Çok milletli, onların tabiriyle çok haklı bir Türkiye istiyorlar. Ya bu Türkiye Cumhuriyeti adını Türkler tarafından kurulduğu için Türkiye olarak aldı. Yoksa Türkiye olduğu için millet olarak biz ismimizi oradan almadık. Biz devletimize ismimizi verdik Türk milleti olarak. Şimdi geçmiş çözüm sürecini hatırlayalım. Bu ekranlarda izlediğimiz, bu ekranlarda izlediğimiz o dönemin akil heyetinde bulunan ya da bulunmayan gazeteci sıfatı taşıyan pek çok kişi ne olacak canım? Mars'ta kaldırılsın. Ne olacak? Türk bayrağı yerine, Türkiye bayrağı densin. Efendim ne olacak onların diliyle de eğitim verilsin? Efendim ne olur işte anayasadan Türklükte çıkarılsın. Demediler mi? Yaşamadık mı biz? Bunların hepsini yaşadık. Onlar hepsini tecrübe ettik. On binlerce şehit verdik. On binlerce insanımızı kaybettik. Dolayısıyla da şu anda bunlar açık açık söylenmiyor. Geçmişten ders alınmış açık açık söylenmiyor ama kapalı kapalı söyleniyor. Ve şimdi mecliste bunlar açığa çıkacak. Akkoyun karakoyun bu komisyonda belli olacak. Bunları göreceğiz. Milletimiz de ona göre bir duruş sergileyecek. Ben bu sürecin sonunda Bir sonuç çıkacağını yani Türkiye'nin lehine bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. İnanmıyorum. Ama göreceğiz.”