- Haberler
- Ekonomi
- Başkan Gülsoy: 'Enflasyon toplumsal ahlakı, refahı ve gelir adaletini tehdit ediyor'
Başkan Gülsoy: 'Enflasyon toplumsal ahlakı, refahı ve gelir adaletini tehdit ediyor'
KTO Başkanı Ömer Gülsoy, enflasyonun sadece ekonomiyi değil, toplumsal refahı tehdit ettiğini söyledi.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, "Enflasyon sadece ekonomiyi değil, toplumsal refahı tehdit eden unsurların başında geliyor" dedi.
KTO Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantıya KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri ve oda üyeleri katıldı. Küresel ekonominin uzun süredir görülmeyen düzeyde belirsizlikten geçtiğini söyleyen Başkan Ömer Gülsoy, "Küresel ekonomi uzun süredir görülmemiş düzeyde belirsizliklerin hâkim olduğu bir dönemden geçmektedir. Artan jeopolitik riskler, ticaret savaşları, ekonomik bloklaşmalar, enerji ve gıda arzındaki dalgalanmalar, iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri dünya ekonomisini ciddi bir sınavla karşı karşıya bırakmaktadır. Son dönemde ABD’de yeni yönetimin uygulamaya aldığı ticaret ve üretim odaklı korumacı adımlar, global tedarik zincirlerini yeniden şekillendirmeye devam ediyor. Avrupa’da büyüme görünümü zayıf seyrini korurken, Çin ekonomisinde beklenen toparlanmanın gecikmesi de küresel talebi aşağı çekiyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, uluslararası kuruluşların güncel tahminleri küresel ekonominin potansiyel üretim seviyesinin altında büyümeye devam edeceğine işaret etmektedir. Bu tablo, önümüzdeki dönemde dünya genelinde yavaşlamanın süreceğini göstermektedir. Böyle bir ortamda hem ülkelerin hem de işletmelerin gelecek planlarını yeni ekonomik gerçekliklere göre yeniden şekillendirmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir. İşletmelerimizin maliyet yapılarından üretim süreçlerine; yatırımlarından ürün çeşitliliğine; tedarik zincirlerinden müşteri portföylerine; insan kaynaklarından satış-pazarlama stratejilerine kadar her alanı, yeni konjonktüre uygun şekilde yeniden değerlendirmesi artık zorunluluk hâline gelmiştir. Önümüzdeki dönem; verimliliğe odaklanan, rekabet gücünü artıran, üretkenliği destekleyen ve katma değeri yüksek ürünlere yönelen işletmelerin ayakta kalacağı bir dönem olacaktır" dedi.
'Enflasyonla mücadele sahiplenilmesi gereken bir hedef'
Başkan Gülsoy, enflasyonun sadece ekonomiyi değil toplumsal ahlak ve refahı tehdit eden unsurların başında geldiğini söyleyerek, "Ülkemize baktığımızda ise; hammadde fiyatlarındaki oynaklık, enerji maliyetleri, finansmana erişim sıkıntısı ve yüksek enflasyon, üretim ve yatırım kararlarını şekillendirmeye devam eden temel başlıklar olarak karşımıza çıkıyor. Orta Vadeli Ekonomik Programın hayata geçirilmesinin ardından geçen süre içerisinde, ekonomi yönetimimizin kararlılıkla sürdürdüğü politikaların etkilerini hep birlikte yakından takip ediyoruz. Bu süreçte programın temel hedefi olan enflasyonla mücadele konusunda önemli adımlar atılırken, makroekonomik istikrarı güçlendirmeye yönelik çalışmalar da devam ediyor. Bu süreçte hemen her meclis konuşmamda siz kıymetli Meclis Üyelerimize; enflasyonla mücadelenin mutlaka sahiplenilmesi gereken bir hedef olduğunu ifade ettim. Çünkü yüksek enflasyon, sadece ekonomik dengeleri bozmuyor, aynı zamanda toplumsal ahlakı, refahı ve gelir adaletini tehdit eden en önemli unsurların başında geliyor. Bugün toplumun her kesimi enflasyonun düşmesini istiyor. Ancak gelinen noktada, enflasyonun kontrol altına alınması için uygulanan politikaların üretim kesiminde belirli maliyetler oluşturduğunu da görüyoruz. Özellikle üretim odaklı iş dünyası, sıkı para politikasının etkilerini güçlü şekilde hissediyor. Bu nedenle KOBİ’lerimizin ayakta kalabilmesi için finansmana erişimin güçlendirilmesi ve faiz oranlarının makul seviyelere inmesi her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Ekonomi yönetimimizin kararlılıkla yürüttüğü programın başarısı için; yatırım ortamının iyileştirilmesi, öngörülebilirliğin artırılması ve belirsizlikleri azaltan adımların devamı oldukça değerlidir. Bu noktada hükümetimizin attığı yapısal adımları destekliyoruz. Buna ek olarak, reel sektör üzerindeki yükü hafifletecek tamamlayıcı politikaların da devreye alınmasının süreci daha da güçlendireceğine inanıyoruz. Ülkemizin sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için ihracatın, yatırımların ve sanayi üretiminin ekonomiye daha güçlü katkı vermesi şarttır. Enflasyonla mücadele sürecinin ise üretim kapasitesini zayıflatmadan, istihdamı ve yatırım iştahını koruyacak dengeli bir çerçevede sürdürülmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Bu doğrultuda, enflasyonu düşürme sürecinde ağırlıklı olarak para politikası araçlarına dayalı bir yaklaşımın; ekonomik maliyetlerin sektörler arasında eşit dağılmamasına yol açtığı yönünde sahadan geri bildirimler alıyoruz. Bu nedenle para politikasının, maliye politikaları, yatırım teşvikleri, finansmana erişim mekanizmaları ve verimliliği artıran yapısal reformlarla desteklenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Tüm bu politika setinin birlikte ve uyum içinde uygulanması, hem fiyat istikrarına hem de büyümeye katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda, Merkez Bankası’nın politika faizinde iki aydır devam ettirdiği düşüş eğilimi iş dünyamız açısından memnuniyet vericidir. Finansman maliyetlerinin azalması; üretim, istihdam ve yatırımın sürdürülebilirliği için kritik öneme sahiptir" ifadelerini kullandı.
Enflasyondaki güncellemenin politika faizi sürecini olumsuz etkilememesini temenni ettiklerini söyleyen Gülsoy, "Diğer taraftan, 7 Kasım’da gerçekleştirilen Enflasyon Raporu sunumunda 2025 yıl sonu enflasyon tahmin aralığının yüzde 25-29’dan yüzde 31-33 seviyesine yükseltilmiş olması dikkat çekicidir. Bu güncellemenin, politika faizindeki gevşeme sürecini olumsuz yönde etkilememesini arzu ediyoruz. Çünkü reel sektörün planlama yapabilmesi için finansman imkanlarının öngörülebilir ve istikrarlı olması gerekmektedir. Bu noktada, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin öncülüğünde, Kredi Garanti Fonu ve bankaların iş birliğiyle hayata geçirilen ikinci "Nefes Kredisi" paketinin genişletilmesini oldukça önemli buluyoruz. Gelen yoğun talep üzerine kredi hacminin 25 milyar TL’den 50 milyar TL’ye çıkarılması, sahadaki ihtiyaçların doğru analiz edildiğinin bir göstergesidir. Kredi paketinin genişletilmesi, iş dünyasının taleplerinin karşılık bulduğunu gösteren son derece değerli bir adımdır. Kayseri Ticaret Odası olarak hem ilk paketin devreye alınması hem de ikinci paketin genişletilmesi için yoğun girişimlerde bulunduk. Çok sayıda odamızla birlikte yürüttüğümüz bu çalışmaların sonuç verdiğini görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Nefes Kredisi özellikle KOBİ’lerimiz için kısa vadede de olsa önemli bir rahatlama sağlayacaktır. Bu süreçte destekleriyle iş dünyamıza güç katan ve taleplerimizi karşılıksız bırakmayan TOBB Başkanımız değerli hemşehrimiz Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’na şükranlarımızı sunuyoruz" ifadelerini kullandı.
'Karamsar olan üretim yapamaz'
Karamsarlığın üretimi olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyen Gülsoy, "Özellikle şunu da ifade etmek istiyorum. İçinden geçtiğimiz dönem; tedbirli, planlı, dijitalleşmeye ve verimliliğe odaklanan bir iş yapış modelini zorunlu kılmaktadır. Bizler de iş dünyası olarak hem değişen dünya ekonomisine hem de ülkemizin ekonomik programına uyum sağlayarak güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Hedefimiz; üreten, ihracat yapan, katma değer oluşturan, istihdamı artıran bir ekonomik yapıyı birlikte büyütmektir. Türkiye’nin güçlü üretim kapasitesi ve dinamik iş gücüyle enflasyonla mücadele sürecinde başarıya ulaşacağına olan güvenimiz tamdır. Oda olarak da ilimizdeki yatırımcılarının yaşadığı sorunların farkında ve bilincindeyiz. Bu konuda elimizden geleni fazlasıyla yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Sektörel taleplerimizi her platformda dile getiriyor, üyelerimizin istek ve taleplerini sürekli olarak raporluyor TOBB, ilgili bakanlarımıza, ve kurumlarımıza iletiyoruz. Bu konuda komitelerimizin çalışmaları ve desteği bizim için çok önemli. Hiçbir olumsuz tablo, bizleri karamsarlığa ya da tedbirsizliğe sevk etmemeli. İş insanına karamsarlık yakışmaz. Karamsar olan ne üretebilir ne de ticaret yapabilir. Bizler Türk İş dünyası olarak bu güne kadar birçok zorluğu birlikte aştık. Çünkü bu tecrübeye ve dinamizme sahibiz. Yeter ki kendimize güvenelim. Yeter ki birbirimizi ötekileştirmeyelim. Kamu, özel sektör el ele vererek bu zorlu günleri de atlatırız" diye konuştu.
Başkan Gülsoy ayrıca 2025 yılı Kasım ayında kurulan firma sayısını 187, kapanan firma sayısını ise 81 olarak açıkladı.

