Başdanışman Kılınç: Liyakat yerini sadakate bıraktı
İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç, son yıllarda Türkiye'de yaşanan siyasi gelişmeleri sert bir dille eleştirdi.
İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç, son yıllarda Türkiye'de yaşanan siyasi gelişmeleri sert bir dille eleştirdi. Kılınç, "Türkiye, siyasi kararların toplum üzerindeki etkilerini en derin şekilde hisseden ülkelerden biri haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Kılınç, yaptığı açıklamada, demokratik değerlerin zayıflatıldığını, hukukun üstünlüğünün gölgede kaldığını ve liyakatin yerine sadakatin aldığı bir yönetim anlayışının ülkenin geleceğine dair umudu her geçen gün azalttığını belirtti.
Başdanışman Kılınç açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Son yıllarda Türkiye, siyasi kararların toplum üzerindeki etkilerini en derin şekilde hisseden ülkelerden biri haline gelmiştir. Demokratik değerlerin zayıflatıldığı, hukukun üstünlüğünün gölgede kaldığı, liyakatin yerine sadakatin alındığı bir yönetim anlayışı, ülkenin geleceğine dair umudu her geçen gün biraz daha törpülemektedir.
İktidarın denetimsiz gücü, yasama ve yargı erklerinin bağımsızlığını zedelemiş, basının susturulması ile birlikte ifade özgürlüğü ciddi anlamda kısıtlanmıştır. Medyada eleştirel sesler ya baskılanmış ya da tamamen susturulmuştur. Bu durum, halkın doğru bilgiye ulaşmasını engellediği gibi demokratik katılımı da sekteye uğratmaktadır. Ekonomik alanda ise hukuksuzluktan kaynaklı güvensizlik, yanlış para politikaları ve keyfi kararlar, halkın alım gücünü düşürmüş, genç işsizlik oranları artmış ve temel ihtiyaçlara erişim zorlaşmıştır.
Eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetler, nitelik açısından erozyona uğramış, vatandaşın devlete olan güvenini ciddi biçimde sarsmıştır. Ülkenin dört bir yanında geçim sıkıntısı çeken milyonlarca insan, artık sadece ekonomik değil, sosyal olarak da derin bir yoksulluk yaşamaktadır. Toplumsal kutuplaşma körüklenmekte, farklı siyasi düşünceye sahip bireyler ötekileştirilmekte, birlikte yaşama kültürü erozyona uğramaktadır.
Ancak tüm bu sorunlara rağmen çözüm hâlâ halkın iradesidir. Daha şeffaf, adil ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı için mücadele etmek, yurttaşlık bilincini diri tutmak ve demokrasinin savunucusu olmak herkesin ortak sorumluluğudur.
Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şey, tek sesliliğe değil, çoğulculuğa; keyfiliğe değil, kurumsallığa; baskıya değil, özgürlüğe dayalı bir yönetimdir. Bunun yolu, güçlendirilmiş parlamenter sistemle mümkündür."