BAK ARKADAŞ..
Bak arkadaş, dolaylı anlatımdan anlamıyorsan, tane tane anlatayım..
Bana göre, ülkede türemiş en büyük ihanet şebekesinin adıdır Fetö..
Bunların silahı, yeri geldiğinde kitap, yeri geldiğinde Kur’an-ı Kerim’dir.
Diğer teröristler gibi dağlarda, mağaralarda değil, hayatın merkezindeler.
Ondandır ayırt edilmemek için tebdili kıyafet gezerler.
Değerleri yoktur bunların, tek amaçları devleti ele geçirmek, yandaşlarını devletin kilit noktalarına yerleştirmek.
Sadece Türkiye’de değildir bunların kökleri.
En modern Avrupa Ülkesinde de, en geri Afrika Ülkesinde de izleri vardır.
Dünya Masonlarının örgütlenme biçimini seçmişlerdir kendilerine.
Yeri geldiğinde imam olurlar, yeri geldiğinde üniforma giyip çıkarlar karşınıza.
Sıkıştıklarında yerin altına iner, yıllarca oksijensiz yaşarlar.
İnsanın, insanlığın her değerini istismar etmekte sakınca görmez, posasını çıkarana kadar kullanırlar.
Ama, bu tarife katılmana rağmen, bilmediğin gerçekler var ortada..
Bu ihanet şebekesi ayrık otu gibi, köklerini yaymaya devam ediyor vatan topraklarında.
Onlardan kripto biri iyi bir göreve geldiğinde hemen yayıveriyorlar bunu, yandaşlarına.
İçlerindeki Zadelerden her biri, iktidarın başarı basamaklarından bir adım daha tırmandığında, moral oluyor bu yapıya.
Parası ve Siyasi gücünü kalkan edip, yargının gözünden kaçan her isim onlar için birer kahraman.
Birbirine göz kırpıyor, birbirine ‘biraz daha sabır’ telkin ediyorlar.
Devlet memur ile, ev hanımı ile uğraşırken hükümet ve yönetenler, bu ihanet yapılanmasının uç elemanları, kripto isimleri her gün bir kaleyi daha zaptettiklerinin müjdesini veriyorlar, köstebek gibi sinen yandaşlarına.
Önümüzde yerel seçimler var.
İncele şöyle bir, kentleri yönetmeye talip olanların geçmişini.
Bu ihanet örgütüne ne kadar katkı sağladıklarını gör.
Neymiş efendim, ‘Nedamet getirdiler, pişmanlar..’
Hadi canım sende.
2016 yılında, “Fetö fabrika ayarlarına dönsün mücadele biter” diyeni Başkente aday yaptılar.
Devletin üniforması ile devletin uçağının pilotuna, ‘Meclisi bombala’ diyenin kardeşini büyükelçi yaptılar.
Fetö’den tutuklu veya hükümlü birinin kardeşinin altına bakanlık koltuğu verdiler.
Kripto yapıya, “Konuşurum ha…” mesajı ulaştıranın beraat etmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bazı dosyalara dokunan yanıyor.
Mesela Şeker dosyasını ele alalım.
Turist Ömer gibi gezdiriyorlar adliye adliye, ama yürekli biri çıkıp “Gel bakalım nedir bu herzeler” diye sormuyor soramıyor.
Ya da ORAN Dosyasına kimse el süremiyor.
Yani diyeceğim, Sevgili dostum..
Bunların bankasına, ev sahibi için kira parası yatıran gariban memur işinden edildi, yerine partililer yerleştirildi.
Ama siyaset ayağı dimdik yürüyor hedefine.
Ama sermaye ayağı, minderinin altındaki yeşil dolarları kullanarak tereyağından çıkan kıl misali pırıl pırıl parlıyor karşımızda.
Ne diyor memleket büyüğü, “Geçmişte bu yapıya bir şekilde bulaşan herkesi cezaevine atacak olsak, ülkeyi cezaevi haline getirmemiz gerekir…”
Yani ben inanmıyorum, ikide bir, “Fetö’nün bilmem ne ayağına yönelik operasyon” haberlerine..
Zira Atsız’ın dediği gibi;
“Kanaatini ve kalemini satmışlar vardır, vicdandan dem vurur.
Vurguncular vardır, ağızlarından fazilet sözü düşmez.
Çifte pasaportlular vardır, vatan diye haykırır.
Palikaryalar vardır, kahramanlık iddia eder.
Bazı iyi niyet sahipleri de bunların hepsine inanır.”
Sana tavsiyem;
Sen de inanma..