Arıkan'dan İmralı ziyaretine farklı yorum
Türkiye AK Parti, MHP ve DEM Parti'den birer üyenin yer aldığı TBMM Heyetinin İmralı ziyaretini konuşurken Saadet Partisi Genel Bakanı Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, iktidarın Kürt meselesini çözmenin değil, muhalefeti parçalamanın gayretinde olduğuna dair bir izlenim verdiğini belirterek. 'Bir gerçeğin de altını çizmek zorundayız: İmralı konuşulurken, Türkiye'nin diğer bütün temel meseleleri adeta sessizce rafa kaldırılıyor.' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay haberde…
Saadet Partisi Genel Başkanı Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, Yeni Yol Grubu’nun TBMM’deki haftalık olağan toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasında ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arıkan, Saadet Partisi’nin sadece Türkiye’de değil tüm yeryüzünde adaletin ve barışın hakim olması için çalışan kadroların partisi olduğunu belirterek, “ Biz Saadet Partisi olarak, tüm samimiyetimizle bölgede bir istikrar, bir kardeşlik olsun istiyoruz. Bu kardeşliğin de; Kan dökerek değil dil dökerek, ter dökerek inşa edileceğine inanıyoruz. Bakınız komşumuz Suriye’den bahsetmek, resmin büyüğünü göstermek istiyorum. Suriye’de yıllardır bitmeyen bir kargaşa var. Ülkede Türkmenler, Sünni Araplar, Nusayriler, Kürtler, Dürziler, Ezidiler var. Gelinen noktada; bölgede birbirleriyle komşu olan bu toplulukların hepsi hem ABD ile hem de İsrail ile temas halinde. ABD ve İsrail ile temas halinde olan bu toplulukların; birbirleriyle samimi ve içten bir temasları yok, temasa geçecek olurlarsa da bu ABD ve İsrail aracılığıyla oluyor. Kadim komşular birbirleriyle masaya ABD ve İsrail olmadan oturamıyorlar. Ne ABD ne de İsrail, bölgemizde barışın hâkim olmasını istemiyorlar. Sadece kendi çıkarlarını önceliyorlar.
Temel meseleler rafa kaldırılıyor
İmralı konuşulurken, Türkiye’nin diğer bütün temel meselelerinin adeta sessizce rafa kaldırıldığını belirten Arıkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: Bölge kaynakları üzerinde diledikleri tasarrufta bulunmanın planlarını yapıyorlar. Başta bu gerçeklik den dolayı birçok şeye rağmen bizler; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer aldık. Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonunun çalışmalarına sağlıklı devam edebilmesi için; Biz tüm varlığımızla, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının tanınmasını istiyoruz. Kürt Meselesinin çözümünü istiyoruz. Hak ve özgürlüklerin önündeki kısıtlamaların kaldırılmasını istiyoruz. Kayyım rejiminin son bulması istiyoruz. KHK mağduriyetlerinin giderilmesini istiyoruz. Harp okulu öğrencilerinin serbest kalmasını istiyoruz. Barış akademisyenlerinin kürsülerine kavuşmasını istiyoruz. Hukuka rağmen tahliye edilmeyen Can Atalay’ın, Osman Kavala’nın, Selahattin Demirtaş’ın özgürlüklerine kavuşmasını istiyoruz.
Bütün bu adımların atılması için iktidarın ada seferleri düzenleyip durmasına gerek yok. Biz şunu soruyoruz: Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olması için kaç sefer yapmak gerekir? Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamak için hangi adaya gitmek gerekir? Hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaları kaldırmanız için daha kaç komisyon kurmak gerekir? KHK’lıların, akademisyenlerin, gazetecilerin mağduriyetlerini gidermek için hangi adada olmaları gerekir?
Açlık sınırının altında yaşayan milyonların, seslerini duyurmaları için hangi adaya demir atmaları gerekir? Asgari ücreti açlık sınırının üstüne taşımak için hangi adaya yelken açmak gerekir? Bizim beklentimiz ve talebimiz, sürecin yol haritasının ortaya konulması, gerekli düzenlemelerin hak ve adalet çerçevesinde yapılması ve hukuka riayet edilmesidir. Biz bulunduğumuz her platformda tüm mağdurların adalet arayışını gündem yapmaya devam edeceğiz.
Kadınların, yaşlıların ve gençlerin haklı beklentilerini gündem yapacağız. Emeklinin, emekçinin, esnafın ve çiftçinin geleceğe dair umutlarını yeşertmeyi gündem yapacağız.
Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışın tesisi için üzerimize ne düşüyorsa yapmaktan imtina etmeyeceğiz.
Ancak iktidara baktığımızda öyle görünüyor ki bütün muhalefeti kendi keyfiliğini konsolide etmenin aracı yapmaya çalışıyor. Kürt meselesini çözmenin değil, muhalefeti parçalamanın gayretinde olduğuna dair bir izlenim veriyor. Ve en önemlisi başka hiçbir gündemin konuşulmasını istemiyor. Bir gerçeğin de altını çizmek zorundayız: İmralı konuşulurken, Türkiye’nin diğer bütün temel meseleleri adeta sessizce rafa kaldırılıyor. Bugün; ülkenin ekonomisi çöküyor, gelir dağılımındaki uçurumlar artıyor, yoksulluk derinleşiyor, düzen çürümeye devam ediyor.”
