TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 19 Aralık 2014 10:19
Türkiye, cemaatin içerisinde etkin bir şekilde vücut bulan ve şu günlerde “paralel örgüt” olarak nitelendirilen yapılanmanın baş aktörü olduğu olağanüstü bir dönem yaşadı.Bu olağanüstü dönem çerçevesinde Kayseri'de de bu yapılanmanın etkisi oldu mu; oldu...Daha önce de birkaç kez yazdım, son günlerde konu ısındı malum, yine zayım;Öncelikle, cemaatle “paralel örgüt” denilen, devletin içerisine sızan, devlet otoritesinin dışında hareket eden yapılanmayı bir tutmamak lazım.Bunun altını çizdikten sonra devam edelim;Tamam... AKP cenahı 17-25 Aralık sürecinde ortaya çıkan yolsuzluk olaylarını örtmek adına “çıkar çatışması”nın bir ürünü olarak “paralel örgüt” denilen yapılanmayı hedef tahtasına oturttu... Tamam... “paralel örgüt” adını koydukları yapılanma ile çarpışırken devlet gücünü böyle “AKP'nin 17-25 Aralık intikamı” olarak algılatacak kadar “ölçüsüz” kullanmaları hoş değil...Ama... “Paralel denilenler ak kaşık mı?” sorusunu soran az mı?Bunlardan biri de benim...Daha önce de yazdım. Taner Yıldız'ın yumruklanması sürecinde Zaman Gazetesi de Aksiyon Dergisi de beni Ergenekoncu yaptı, Ergenekon'a bağlı Türkçü İntikam Tugay Birliği yöneticisi yaptı.... Dava açtık, açtığımız davaları “Taner Yıldız'ı yumruklayan kişiyle facebook'ta arkadaşmış, dolayısıyla aralarında bağ var” şeklinde verilen akıllara ziyan kararla kaybettik, halen devam eden davamız da var...Bugün “Özgür Basın” adı altında savunulan Ekrem Dumanlı bizi manşetlerden örgüt üyesi olarak ilan ederken Aksiyon Dergisi de kapak konusu yaparak bizleri hedef haline getirdi.O günlerde en büyük duam, “Yarabbi şerlerinden emin et” idi, şimdi yaşadıklarına bakıyorum, bu yöntemle hedef edilmelerini kabullenmek istemesem de bana yaptıklarından dolayı olsa gerek nefsi düşünüp, “hak ettiler” demekten de kendimi alamıyorum.Nefsi olarak bunu düşünüyorken benim dışımda yaşananlara bakıp, bahsettiğim “paralel örgüt” olarak nitelendirilen yapılanmanın baş aktörü olduğu olağanüstü dönemde mağduriyet yaşayanları göz önüne getiriyorum, “paralel denilenler ak kaşık mı?” sorusunu sormadan edemiyorum.Hatırlayalım bakalım;Kayseri Garnizon Komutanı ‘esnafı fişliyor' diye hedef oturtulmadı mı, Garnizon Komutanı'nın intranet şifresini ele geçirip korsan emirler yayınlayan astsubaylar “ışık evleri” operasyonunda yakalanmadı mı, Kayseri İl Jandarma Komutanı Cemal Temizöz gibi hayatı kahramanlık hikayeleriyle dolu bir adam “Güneydoğu'nun Ergenekonu” adını verdikleri süreçte tutuklanıp içeri atılmadı mı, Kayseri Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci'nin uçağa bineceği saati bildirdiği, “2400 bin(iyorum)” diye kısaltarak attığı mesajını, “rüşvet mesajı” diye çarpıtıp Kilci'yi aylarca cezaevinde tutmadılar mı? Ticaret Odası'na cemaat organizasyonuyla oluşturulan mevcut yönetim seçildikten sonra serbest bırakılmadı mı Kilci? Seçimle görevden uzaklaştıramadıkları Vedat Ali Özışık'ı haklı veya haksız bir takım gerekçelerle operasyonluk edip Pancar Kooperatifi'nde ve Şeker Fabrikası'nda paralel uzantılarının etkinliğinde, kumpasında görevden uzaklaştırmadılar mı?Türker ve İlker Horoz kardeşlerin haklı veya haksız başına getirilen iş de farklı değil, dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in Ankara Emniyet Müdürü iken hayatının karartılmak istenmesi de farklı değil.Gazetemizi takip ediyorsanız İl Genel Sekreteri iken 946,70 TL'lik akaryakıt işi bahane edilerek hedefe oturtulduğu iddiasında olan Mustafa Atsız'ın mücadelesini, yaptığı açıklamaları da biliyorsunuzdur zaten.AKP'nin 17-25'te patlayan yolsuzlukları örtmek için “paralel örgüt” denilenleri bu yöntemle hedef tahtasına oturtmasının “makul” olduğunu da düşünmüyorum evet ama yahu Allah aşkına, bu “paralel örgüt” denilenler ak kaşık mı?