TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 27 Eylül 2013 11:29
Erciyesspor, her ne kadarda Amatör Küme takımlarından Edirne Gençlikspor'u mağlup etmiş olsa da önemli bir mesaj verdi.Yedekleri görmek adına iyi bir fırsatı değerlendiren Fuat Çapa, ‘Benim yedeklerimde galip gelmesini bilir' dedi. Kupa maçı, gündemde olmayan, fakat bir takım çevrelerin amacının ne olduğu bilinmez Ferhat Çapa eleştirisi de Edirne Gençlikspor galibiyetiyle cevabını bulmuş oldu. Fuat Çapa, oğlunu gittiği takıma götürüyor, hak etmeden 18 kişilik kadroya dahil ediyor, iftiralarının ne kadar asılsız olduğu Kupa maçında gün yüzüne çıktı. Fuat Çapa, beklide Kayseri'ye gelmiş geçmiş en kültürlü ve efendi bir kişilik. Kariyeri büyük başarılarla dolu bu insanı tanımadan, etmeden acımasız eleştiri yağmuruna tutan bir takım çevrelerin ne kadar hatalı bir düşünce içerisine girdikleri inşallah anlaşılmıştır. Evet, asıl eleştiri kaynağı Ferhat Çapa olayına değinmek istiyorum. Ferhat, henüz 22 yaşında ve son derece teknik kapasitesi yüksek bir oyuncu. Antrenmanlara gidenler, bu oyuncunun kadroya girmek için nasıl bir hırs ve istek gösterdiğini bilir. Fakat, bazı çevreler, kendilerini ön plana çıkarmak adına, ‘Fuat hoca, oğluna kıyak geçiyor' gibi saçma sapan eleştirilerde bulunarak, az öncede belirttiğim gibi kendilerine pay biçiyor.Antrenmana gelmeyen bir gazetecinin, futbolcu hakkında yorum yapması son derece düşük bir seviyedir. Görmeden, tanımadan bir insan karşısındakini nasıl eleştirir, aklım almıyor. Tesislerin yolunu bilmeyen, maçlara gelmeyen, sadece 4 büyüklerin maçlarında boy gösteren bir takım çevrelere Ferhat, Kupa maçında göstermiş olduğu oyun ile cevabını vermiştir. Burada ne Fuat Çapa, ne de Ferhat Çapa'yı övmek gibi bir gayem yok. Halep buradaysa arşında burada. İnsanların empati yaparak eleştiri yapmasını tavsiye ederek, futbolu bilmeden yorum yapmamalarını bir kez daha vurgulamak istiyorum. İnşallah, buraya kadar yazımı okuyanlar, ne demek istediğimi anlamıştır.Gelelim Erciyesspor'un yedeklerine. Aman Allahım, bu takımın yedekleri bile a takımı aratmaz desem abartmış olmam. Zaten Erciyesspor'un ismi, Türkiye'de büyük bir sempati kazanmış ve bir çok spor otoritesinin taktirini almış bir kulüp. Ziya Eren gibi milyon eurolar harcayan ve takımı düşmekten kurtarıp, hiçbir destek almadan Süper Lig'e yükselten bir takımı da eleştirmek çok büyük bir haksızlık olurdu. Kocaelispor'u, Edirnespor'u, Göztepe ve ismini şuan sayamadığım bir çok Süper Lig takımının şuan içler acısı bir durumda olması benim şu an ki yorumumu açık bir şekilde gösteriyor. Yürü be Erciyesim diyerek bu konuya son vermek istiyorum. Gelelim, Pazartesi günü Erciyesspor ile Kayserispor arasında oynanacak olan derbi maçına. Evet, bu maçın çok büyük önemi var. Bu takımın kardeş olduğunu unutmayarak, gol atanın alkışlandığı, mağlup olanında yuhalanmayacağını ümit ederek, bir zamanlar FİFA'nın gündemine taktirler toplayarak geldiğini hatırlatmak istiyorum. Hatta ve hatta Erciyesspor'un şampiyon oluşunu, ismini ağabeyi olan kayserispor'a verdiğini, bununlada kalmayıp bir sonraki sezon yeniden süper Lig'e alnının akıyla çıktığını da hatırlatmak istiyorum. Takımlar kayseri'nin, taraftar Kayseri'nin, geriye ne kaldı; tabiî ki alkışlamak. Umarım, pazartesi günü sağduyu kazanır ve iki takımın mücadelesinden dostluk çıkar.Kayserispor'un şu an ki durumu, Erciyesspor'un durumu bu işi biraz zora sokmuyor desem, yalan olur. İki takımında şiddetle puana ihtiyacı var. Bu konuya da son vererek, dün hayata kalp krizi geçirerek, henüz 45 yaşında hayata göz yuman Abdulmecit Avşar ağabeye Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevdiklerine başsağlığı dileyerek, son veriyorum, Allah'a emanet olun…