Altun'dan çarpıcı iddia: Tartışmalı tesisin arazisi peşkeş mi çekildi?
Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Erdal Altun, Pınarbaşı halkının tepki gösterdiği Eğrisöğüt ve Aşağıbeyçayır mahalleleri arasında kurulmak istenen patlayıcı üretim tesisinin ile ilgili yaptığı basın toplantısına çarpıcı bir iddiayı gündeme taşıyarak, söz konusu arazi ile ilgili ihale öncesinde yapılan görüşmelerin peşkeş çekilme girişimi olduğunu söyledi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…
Bölge halkının tüm itirazlarına rağmen Eğrisöğüt ve Aşağıbeyçayır mahalleleri arasında kurulmak istenen patlayıcı üretim tesisi Pınarbaşı’nın ve Kayseri’nin gündeminden düşmüyor. Saadet Partisi İl Başkanı Erdal Altun da düzenlediği basın toplantısında bu konuya dikkat çekti. Proje bilimsel verilere ve planlama ilkelerine aykırı olduğunu belirten Altun, “Proje alanı hem 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda, hem de şirketin kendi Proje Tanıtım Dosyası’nda "çayır-mera" vasfında gösterilmiştir. Yani bu alan, doğası gereği koruma altında olan ve özellikle hayvancılık açısından stratejik öneme sahip bir meradır. Ne var ki, 11.08.2023 tarih ve 212/1891 sayılı Kayseri Valiliği İl Toprak Koruma Kurulu kararı ile bu alanın tarım dışı kullanıma açılması yönünde bir karar verilmiştir. Bu karar, fiilen yapılaşmaya zemin hazırlayan, vasıf değişikliği niteliği taşıyan bir uygulamadır. Bu nedenle, bu kararın iptali için açılan dava, sadece bir hukuki mücadele değil, aynı zamanda çevresel adaletin tesisi için de önemli bir adımdır. İl Toprak Koruma Kurulu’nun, mera alanlarını fiilen yapılaşmaya açan kararlarına açılan ve hala ilk derece mahkemesinde görülen davanın da yakın takipçisiyiz.” dedi.
İhaleden önce hazırlıklar yapılmış
Konuyla ilgili elde edilen belgelerin şirket ile idare arasında resmi ihale tarihinden çok önce yürütülmüş teknik ve bürokratik bir hazırlığın mevcut olduğunu gösterdiğini, ihalenin sadece şekli olarak yapıldığını ifade eden Altun, çarpıcı bir iddiayı gündeme taşıyarak, “Elde edilen belgeler göstermektedir ki, Pınarbaşı Milli Emlak Şefliği, henüz ihale gerçekleşmeden, 02.02.2022 tarihinden önce, 23.06.2021 tarihinde, tesisin kurulmasının planlandığı parsellerde patlayıcı madde üretim ve depolama faaliyetine engel olup olmadığını öğrenmek amacıyla Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne resmi yazıyla başvurmuştur. Cevabi yazı ise 29.07.2021 tarihinde kuruma ulaşmıştır.
Benzer şekilde, Eğrisöğüt Mahallesi’ne ilişkin 07.12.2022 tarihinde yapılacak olan ihale öncesinde, Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne yazılmış 28.09.2022 tarihli görüş yazısı da dosya içeriğinde mevcuttur.
Bu belgeler, şirket ile idare arasında resmi ihale tarihinden çok önce yürütülmüş teknik ve bürokratik bir hazırlığın mevcut olduğunu, ihalenin sadece şekli olarak yapıldığını ve dolayısıyla sürecin şeffaflık ve eşit rekabet ilkeleriyle örtüşmediğini ortaya koymaktadır.
Kamu arazilerinin pazarlık usulüyle, belli aktörler lehine planlanarak hukuki zeminden uzaklaştırılması kabul edilemez bir durumdur. Bu tür uygulamalar, sadece çevre hakkını değil, aynı zamanda ihale hukuku ve kamu yararı ilkesini de açıkça ihlal etmektedir. Şimdi gelelim bu projenin en vahim boyutlarından birine: Kamu malı olan bu değerli arazinin, ne yazık ki çok cüzi, neredeyse sembolik denebilecek ücretler karşılığında birilerine peşkeş çekilmesi girişimi. Bu durum, halkımızın malının ve geleceğinin nasıl pervasızca heba edilmek istendiğinin açık bir göstergesidir. Milli servetimiz, birkaç kişisel veya kurumsal çıkar uğruna riske atılmaktadır. Bu topraklar, ecdadımızın bize emaneti, çocuklarımızın geleceğidir. Bu denli stratejik ve yaşamsal öneme sahip bir bölgenin, adeta yok pahasına özel bir şirkete devredilme çabası, ne vicdanlara sığar ne de adalete uygun düşer. Bu, sadece bir çevre felaketi riski değil, aynı zamanda bir kamu vicdanı meselesidir.” diye konuştu.
Uygulanamaz proje
Kayseri 2. İdare Mahkemesi’nde konuyla ilgili görülen davaya sunulan bilirkişi ek raporunda tesisin; tarım bütünlüğünü bozacağı; yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine tehlikeli derecede yakın olduğu; trafik, gürültü ve hava kirliliği yaratacağı; yeraltı ve yer üstü su kaynaklarını tehdit ettiği ve ruhsatlı maden sahalarıyla iç içe geçerek can güvenliği riski doğruacığı gibi nedenlerle uygulanamaz bir proje olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Altun, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’nin yerinde saha çalışmasına dayalı raporunda; tesisin dere yataklarına ve doğal su yollarına çok yakın olduğu; kimyasal sızıntının Zamantı Irmağı’na, oradan da Bahçecik Barajı’na ulaşabileceği; Proje alanının endemik türler barındıran ekolojik bir hassas bölge olduğu; köyler arası ulaşım yollarının kapanacağı, yöredeki hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerinin biteceği tespit edilmiştir…”
“Saadet Partisi olarak bizler, bu projenin yalnızca çevresel veya ekonomik bir mesele olmaktan öte, aynı zamanda Pınarbaşı'nın, Kayseri'nin ve Anadolu'muzun geleceğine kasteden bir yaşam ve gelecek meselesi olduğunun farkındayız. Bizler, bölgemizin doğal yapısının, temiz su kaynaklarımızın, asırlardır süregelen tarım ve hayvancılık faaliyetlerimizin, eşsiz bitki türlerimizin ve en önemlisi aziz hemşerilerimizin sağlığının, huzurunun ve esenliğinin korunması için sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Hukuki süreçlerin en sıkı şekilde takipçisi olmaya, bilimsel raporlarımızın ve somut verilerin ışığında halkımızı bilgilendirmeye ve bu akıl almaz projenin durdurulması için her türlü meşru zeminde mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu projeye ‘olur’ demek, yöre halkının geçim kaynağı olan hayvancılığı, temiz içme suyunu, köy yollarını, çocuklarımızın geleceğini riske atmak demektir. Bu sorumluluğu hiçbir idareci taşıyamaz, hiçbir siyasi örtemez.” diye konuştu.