Arıkan'dan iktidara anokronizm hatırlatması
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, Türkiye'de son yıllarda anokronizm çok yaygınlaştığını, iktidarın geçmiş algısının parçalandığını belirterek, 'Sanki yirmi iki yıldır Türkiye'yi başka bir erk yönetiyormuş gibi…' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…
Saadet Partisi Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, TBMM’de görüşülmekte olan, kamuoyunda fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının artırılmasını olarak yorumlanan 110 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerinde konuştu. Konuşmasında Anakronizm (herhangi bir olay yada varlığın içinde bulunduğu zaman diliminin yaşadığı dönem açısından kronolojik sırayla uyumsuz olması) vurgusu yapan Arıkan, iktidarın geçmiş algısının parçalandığı ve 22 yıldır ülkeyi sanki başka bir parti yönetiyormuş gibi davrandığını belirterek, ‘Tarihte bir anakronizm ilkesi var, tarihi bugünden geriye doğru okumak anlamına geliyor. Halbuki sizlerin de takdir edeceğiniz gibi doğru olanı geçmişten günümüze her adımı doğru tespit ederek ileriye doğru okumaktır. Türkiye'de anokronizm maalesef son dönemde çok yaygınlaştı. Mesela, bugünlerde çok konuşulan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi. Açıklamaların tamamında geçmiş algısı parçalanmış durumda maalesef. Sanki yirmi iki yıldır Türkiye'yi başka bir erk yönetiyormuş gibi bir dil kullanılmış. Birçok yeni uygulamada olduğu gibi, maarif modelinde de durum farklı değil. Sanki yirmi iki yıldır Millî Eğitim Bakanı başka bir partidenmiş gibi, başka bir iktidardanmış gibi bir davranış söz konusu. Daha basit ifade ediyorum: Türkiye'de bugün tasarruf ekonomisine ihtiyaç var çünkü uzun zamandır, defalarca söylediğimiz gibi, israf ekonomisi uygulanıyor. Evet, Türkiye'de yeni bir müfredata da ihtiyaç var çünkü uzun zamandır eğitimle ya ilgilenmediniz ya da ilgileniyormuş gibi yaptınız’ dedi.
Fahiş fiyatların nedeni 22 yıllık iktidar
Türkiye’de ekonominin yıllardır kötü yönetildiğini belirten Arıkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ‘Üzerinde konuştuğumuz kanun teklifinde de geçmişteki hatalar hiç olmamış gibi davranılmakta. Bu kanun teklifi, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının artırılmasını da içeren kanun teklifi olarak tanımlanıyor. Sormak gerekmez mi, yirmi iki yıl ülkeyi idare ettikten sonra neden bu ülkede fahiş fiyat problemi var, neden stokçuluk problemi var?
Fahiş fiyat da stokçuluk da kendiliğinden oluşmaz. Türkiye'de ekonomi yıllardır o kadar kötü yönetildi ki fiyatlar sürekli dalgalandı, sonuçta da fahiş fiyat ve stokçuluk problemi ortaya çıktı. Eğer olayları geçmişten okumaya başlamazsak sebepleri de müsebbipleri de bulamayız, geçmişten bugüne okumaya başlarsak emin olun sebepleri de müsebbipleri de bulmak çok kolay olacaktır.
Dahası, ilgili Komisyonun Sayın Başkanı açılış konuşmasında pandemi, savaşlar ve iklim nedenleriyle dünyada ekonominin ne kadar hassaslaştığından bahsetti; doğru, ekonomik dalgalanmalar teknik olarak tüm dünyayı etkiledi ama Türkiye bu süreçte ekonomik anlamda perişan oldu yani iktidar partisinin değerli milletvekilleri, kötü ekonominin kaynağını, fahiş fiyatın nedenlerini, stokçuluğun müsebbiplerini arayacaksanız yapmanız gereken şey yirmi iki yıllık geçmişinize bakmaktır.’
Devlet kurumları keyfiyetle değil ciddiyetle idare edilmelidir
Torba yasa uygulamasının yanlış olduğunu, Anaysa Mahkemesi’nin iptal ettiği düzenlemelerin Torba Yasa ile yeniden meclisin gündemine getirildiğini ifade eden Arıkan, ‘Bir diğer mesele: Bugün burada ne konuşuyoruz? Her zaman olduğu gibi torbaya basılmış maddeleri konuşuyoruz. Hâlbuki bu torbanın içinde tüm uyarılara rağmen başka bir torbaya konulmuş ve daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş hatalı düzenlemelerin düzeltmesi var yani Meclis “Biz yapalım, hukuk arkadan gelir.” mantığıyla çalışmış. Neticede ne olmuş? Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etmiş. Bu durum yüce Meclisimize yakışan bir durum değil.
Üzerine konuştuğumuz 4’üncü madde de bununla ilgili. Mevcut uygulamada “Hakkında soruşturma raporu düzenlenenlerden gelen yazılı savunmalara soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenler on beş gün içerisinde ek görüş bildirmektedir.” deniliyor. Bunun yerine getirilmek istenen uygulamada ne var, onu sizlerle paylaşıyorum. Hakkında soruşturma açılan taraf yazılı savunmasını yapmakta ancak soruşturmayı yürüten görevlinin uygun bulması hâlinde on beş gün içerisinde yazılı görüşünü bildirmesine dair bir uygulama getirilmekte. Bu değişiklik önerisinin makul yanları olsa da hak kaybına sebebiyet verme ihtimali çok yüksek. Değişiklik aslında soruşturmayı yürüten görevliye keyfiyet bırakmakta.
Devlet kurumları keyfiyetle değil ciddiyetle idare edilmelidir. Hakkın tesisinde acelecilik değil etkinlik ve yerindelik önemlidir. Ayrıca, hakkında soruşturma açılanların soruşturma raporuna ilişkin haklı sebepler sunmaları hâlinde süre uzatımından bahsedilmekte, burada da haklı sebebin tarifi ve tanımı maalesef bulunmamakta. Komisyonda da şerhlerde de Genel Kurulda da milletvekili arkadaşlarımız doğruya ‘Doğru.’ gerekli olana ‘Gerekli.’ dediler. Şimdi sırada teklif sahiplerinin yani iktidar partisi milletvekillerinin yanlıştan dönme erdemini gösterme zamanıdır… ‘